In the drought, many people and animals starved to death.
- Kuraklıkta, pek çok insan ve hayvan açlıktan öldü.
It was a cat starved to skin and bones.
- Bir deri bir kemik açlıktan ölmüş bir kediydi.
It was a cat starved to skin and bones.
- Bir deri bir kemik açlıktan ölmüş bir kediydi.
The old man was starved to death.
- Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
He swallowed a piece of toast because he was starving.
- O açlıktan öldüğü için bir parça tost yedi.
My heart aches for those starving children.
- Kalbim açlıktan ölen o çocuklar için sızlıyor.
In reichen Ländern verhungern wenige Menschen.
- In rich countries, few people starve.
Ich könnte genauso gut verhungern, wie so etwas zu tun.
- I might as well starve as do such a thing.
Rein damit! Es gibt hungernde Kinder, die das nur zu gerne äßen!
- Eat! There are starving children who would love to have that food.
Denk an die hungernden Kinder!
- Think of the starving children.