Please explain the rules of soccer to me.
- Lütfen bana futbolun kurallarını açıklayın.
Nobody could explain how the thing was made.
- Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.
I explained the reason in detail.
- Ben nedeni ayrıntılı olarak açıkladım.
He explained the literal meaning of the phrase.
- O, ifadenin tam anlamını açıkladı.
He had no difficulty in explaining the mystery.
- Gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
I think your problem is that you don't listen carefully when people are explaining things.
- Bence senin sorunun insanlar bir şeyler açıklarken dikkatlice dinlememen.
For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
- Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
Professors should explain everything in detail, not be succinct and always tell students to go home and read their books.
- Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.
I don't understand this word. Could you paraphrase it?
- Bu sözcüğü anlamıyorum. Onu açıklayabilir misin?