açıkçası

listen to the pronunciation of açıkçası
التركية - الإنجليزية
frankly

Frankly speaking, his speeches are always dull. - Açıkçası, onun konuşmaları her zaman sıkıcı.

Frankly, I didn't have the confidence to ask Mary to have lunch with me. - Açıkçası, Mary'nin benimle öğle yemeği yemesini istemeye güvenim yoktu.

in plain English
in plain words, in short, frankly speaking
strictly speaking

This is, strictly speaking, a mistake. - Bu, açıkçası, bir hata.

Strictly speaking, the earth is not round. - Açıkçası dünya yuvarlak değil.

frankly speaking

Frankly speaking, you made a mistake. - Açıkçası, bir hata yaptın.

Frankly speaking, I don't like her. - Açıkçası, ondan hoşlanmıyorum.

in plain words
strictly

This is, strictly speaking, a mistake. - Açıkçası, bu bir hata.

This is, strictly speaking, a mistake. - Bu, açıkçası, bir hata.

in plain words, to tell the truth
to tell the truth
in short
obviously

Obviously, this cannot be the work of one person. This is why Tatoeba is collaborative. - Açıkçası, bu bir kişinin işi olamaz. Tatoeba'nın işbirlikçi olmasının nedeni budur.

Obviously, he is to blame. - Açıkçası, o suçlanacak.

التركية - التركية
Doğrusu, açık olanı, anlaşılır biçimi, gizli kapaklı olmayan yanı: "Şayet kızar gibi olursa açıkçasını söyleyeyim."- S. M. Alus
Açık olarak
Doğrusu, açık olanı, anlaşılır biçimi, gizli kapaklı olmayan yanı
açıkçası
المفضلات