The keel has been scuppered — send out an SOS.
He made a cranberry sauce to accompany duck.
- O ördeğe eşlik edecek bir kızılcık sosu yaptı.
The herb used in that pasta sauce might be parsley.
- Bu makarna sosunda kullanılan bitki maydanoz olabilir.
I want Italian dressing on my salad.
- Salatamın üstüne İtalyan sosu istiyorum.
What kind of dressing do you want?
- Ne tür sos istiyorsun?
The dip was so hot, it burned my tongue.
- Sos çok sıcaktı, dilimi yaktı.
Is there any dipping sauce for this grilled meat?
- Bu ızgara et için bir daldırma sos var mı?
Would you like some more gravy?
- Biraz daha sos ister misin?
We ate some Swedish meatballs with gravy, potatoes, and lingonberry jam.
- Biz biraz soslu, patatesli ve kırmızı yaban mersinli reçelli İsveç köfteleri yedik.