تعريف -ile في التركية الإنجليزية القاموس.
- ile
- with
You must not write a letter with a pencil.
- Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.
Please write with a pen.
- Lütfen bir dolmakalem ile yaz.
- gökyüzü ile ilgili
- celestial
- gelgit ile ilgili
- tidal
- peçe ile örtmek
- veil
- ile
- and
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
Four armed men held up the bank and escaped with $4 million.
- Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.
- ile ilgili
- regarding
Regarding this project, have you seen the contract?
- Bu proje ile ilgili olarak, sözleşmeyi gördün mü?
The family had grave doubts regarding the explanation it received from the army.
- Ailenin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.
- başı ile onaylamak
- nod
- ile birlikte
- along with
Go along with the crowd.
- Kalabalık ile birlikte gidin.
Along with this increase, there has been a change in the world's economic organization.
- Bu artış ile birlikte, dünyanın ekonomik organizasyonda bir değişiklik oldu.
- planör ile uçma
- glide
- başarı ile sona erdirme
- (Hukuk) achievement
- balta ile kesmek
- chop
- delgeç ile delmek
- punch
- ile ilgili
- relevant to
The content of his speech is not relevant to the subject.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
- kalem ile makyaj yapmak
- pencil
- karakalem ile çizmek
- pencil
- karın ile ilgili
- abdominal
- hile ile yönetmek
- rig
- meslek ile ilgili
- vocational
- çit ile çevirmek
- fence
- kösele ile kaplamak
- leather
- acele ile
- hurriedly
- acele ile yapmak
- race
- akıl ile
- intellectually
- açık artırma ile satmak
- auction off
- babil ile ilgili
- Babylonian
- beyin ile ilgili
- cerebral
- britanya ile ilgili
- British
- bu vesile ile
- hereby
I hereby declare the opening of the Olympic Games.
- Bu vesile ile Olimpiyat Oyunlarının açılışını ilan ediyorum.
- burnu ile eşelemek
- root
- daktilo ile yazmak
- type
- dua ile defetmek
- exorcize
- el hareketleri ile konuşmak
- gesture
- gözyaşı ile ıslanmış
- tear-stained
- iki ile çarpmak
- duplicate
- ile
- {e} on
- inek çiçek hastalığı ile ilgili
- vaccine
- kader ile ilgili
- weird
- kanca ile tutunmak
- grapple
- kanca ile yakalamak
- hook on
- kara ile çevrili liman
- basin
- kavrama ile ilgili
- cognitive
- kira ile tutmak
- hire
- konu ile ilgili
- germane
- kriko ile kaldırmak
- jack
You'll have to jack up the car.
- Arabayı kriko ile kaldırmak zorunda kalacaksın.
- kürk ile kaplamak
- fur
- küçümseme ile davranmak
- condescend
- makine ile yapmak
- machine
- manivela ile açmak
- prize
- oksijen tüpü ile dalış
- scuba diving
- olta ile balık tutan kimse
- angler
- planör ile uçma
- gliding
- projektör ile aydınlatmak
- floodlight
- projektör ile aydınlatılmış
- floodlit
- saygı ile selâmlamak
- salute
- standart yapılan eşya ile ilgili
- utility
- telif hakkı ile korumak
- copyright
- telif hakkı ile korunan
- copyright
These and perhaps other sentences need to be removed from the corpus. They are from a copyrighted book.
- Bunlar ve belki diğer cümleler derlemeden çıkarılmalı.Onlar telif hakkı ile korunan bir kitaptan.
This was a translation of copyrighted material, so I deleted it since copyright owners have the right to control derivative works.
- Bu, telif hakkı ile korunan bir materyalin çevirisiydi, bu yüzden telif hakkı sahiplerinin türetilmiş çalışmaları kontrol etme hakkı olduğu için onu iptal ettim.
- testere ile kesilmiş
- sawed
- testere ile yapılan çentik
- kerf
- testis ile ilgili
- testicular
- yolu ile
- via
- zaman aşımı ile hak kazanmak
- prescribe
- zaman aşımı ile kazanılan hak
- prescription
- zaman aşımı ile kazanılan hak
- positive prescription
- zaman aşımı ile kazanılmış
- prescriptive
- zekâ ile
- intellectually
- zoka ile balık avlamak
- spoon
- çekici ile çekmek
- tow
- şahdamarlar ile ilgili
- carotid
- el ile işletmek
- manipulate
- ile ilgili
- of
- keçe ile kaplamak
- felt
- (toka/kopça ile) tutturmak
- buckle
- acele ile
- in a stew
- acele ile
- in a sweat
- acele ile
- hastily
- acele ile yazma
- scrawling
- aile ile ilgili
- domestic
- akraba ile cinsel ilişki
- incest
- anne (ile ilgili)
- maternal
- anne sütü ile beslenme
- (Tıp) breast feeding
- avrupa ile ilgili
- european
- baba (ile ilgili)
- paternal
- bademcik (ile ilgili)
- (Anatomi) tonsillar
- basil (ile ilgili)
- (Biyoloji) bacillary
- bel ile ilgili
- (Tıp) lumbar
- belediye/kent ile ilgili
- municipal
- besin (ile ilgili)
- pabular
- birbiri ile uyumlu
- match
- burgu ile delmek
- wimble
- bütün hızı ile
- in full career
- cenin (ile ilgili)
- foetal
- ceza ile ilgili
- penal
- deri ile ilgili
- (Denizbilim) dermal
- derin endişe ile
- with deep concern
- dorsum ile ilgili
- (Tıp) dorsalis
- düzenli sıra ile yolunda
- in order
- el ile
- man
Can you drive manual?
- El ile sürebilir misin?
- el ile
- (Bilgisayar) hand held
- el ile arama
- (Bilgisayar) manual dial
- el ile besleme
- (Bilgisayar) manual feed
- el ile ilerle
- (Bilgisayar) manual advance
- el ile ilerleme
- (Bilgisayar) manual advance
- el ile işleme
- (Ticaret) manipulation
- el ile muayene
- palpation
- el ile vurmak
- smack
- el ile yanıt
- (Bilgisayar) manual answer
- el ile yapılan
- (Ticaret) manual
- el ile yazılmış metin
- (Kimya) manuscript
- el ile çalışan
- (Ticaret) manual
- el ile çalışan aygıtlar
- (Bilgisayar) manual devices
- el ile örülmüş
- hand knitted
- elektro erozyon ile işleme
- (Mekanik,Teknik) electrical discharge machining
- evlenme ile ilgili
- nuptial
- festival ile ilgili
- festive
- gemi ile göndermek
- (Askeri) ship
- göbek (ile ilgili)
- omophalic
- göbek (ile ilgili)
- (Anatomi) umbilical
- hile ile kabul ettirmek
- impose on
- hile ile kabul ettirmek
- impose upon
- ikametgah ile ilgili
- residential
- ile
- via
Can I pay here via Kontaktlos?
- Burada Kontaktlos ile ödeme yapabilir miyim?
Bringing terrorism to an end via the economy was a most wise policy.
- Terörü ekonomi ile sona erdirmek en akıllıca politikaydı.
- ile
- because of
I couldn't go because of the heavy rain.
- Şiddetli yağmur nedeni ile gidemedim.
Because of modern communication and transportation systems, the world is getting smaller.
- Modern iletişim ve ulaşım sistemleri sayesinde dünya küçülüyor.
- ile
- (Bilgisayar) using
Is it a progress if a cannibal is using a knife and fork?
- Bir yamyam bıçak ve çatal kullanıyorsa bu bir ilerleme midir?
They can communicate using hand signs.
- Onlar el işaretleri kullanarak iletişim kurabilirler.
- ile
- by means of
We communicate by means of language.
- Biz dil vasıtasıyla iletişim kurarız.
- ile
- associated with
The Voodoo religion is associated with Haiti.
- Voodoo dini Haiti ile ilişkilidir.
Green is associated with grass.
- Yeşil rengi, çim ile ilişkilidir.
- ile birlikte
- associated with
- ile birlikte
- (Dilbilim) in company with
- ile birlikte
- apart from
- ile birlikte
- no sooner ... than
- ile birlikte
- although
- ile birlikte
- (deyim) in common with
- ile birlikte
- as soon as
- ile birlikte
- hand in hand with
- ile ilgili
- coupled with
- ile ilgili
- with
Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
- Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
There was a problem with the architecture of that company's new computer. They're going through a recall frenzy right now.
- O şirketin yeni bilgisayar mimarisi ile ilgili bir sorun vardı. Onlar şimdi bir iptal çılgınlığını gözden geçirecekler.
- ile ilgili
- connected
- ile ilgili
- about
It's not about how much you're worth, but how much they are going to pay for having you.
- O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.
The people who come on the Maury Povich show often make pretentious claims about their lovers cheating on them.
- Maury Povich'e gelen insanlar genellikle sevgililerinin onları aldattıkları ile ilgili önemli iddialarda bulunmaktadırlar.
- ile ilgili
- concerning
Are you aware of anything concerning his past life?
- Onun geçmiş yaşamı ile ilgili bir şeyin farkında mısınız?
The existing law concerning car accidents requires amending.
- Araba kazaları ile ilgili mevcut yasa değişiklikler gerektirir.
- ile ilgili
- pertaining to
- ile ilgili
- apropos
- ile ilgili
- in respect to
- ile ilgili
- related to
Cancer may be related to viruses of some kind.
- Kanser bir tür virüs ile ilgili olabilir.
Several studies, related to the temperature increase in the city, have already been published.
- Şehirde sıcaklık artışı ile ilgili birkaç çalışma zaten yayınlandı.
- ile ilgili
- interested in
Are you interested in photography?
- Fotoğraf ile ilgili misin?
Tom doesn't seem particularly interested in Mary.
- Tom özellikle Mary ile ilgili görünmüyor.
- ile ilgili
- relative to
- ile ilgili
- re
- ile ilgili
- (with) regard to
- ile ilgili
- over
Up to this point I have presented an overview of the growth of political unrest in the period.
- Bu noktaya kadar ben dönemdeki siyasi huzursuzluğun büyümesi ile ilgili genel bir bakış sundum.
He got over the shock of his father's death.
- Babasının ölümü ile ilgili şoku atlattı.
- ile ilgili
- on
- ile ilgili
- with respect to
- ile ilgili
- associated with
Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
- Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
- iskonto ile
- at a discount
- izni ile
- by permission of
- jeodezi ile ilgili
- (Askeri) geodetic
- kahkaha ile gülmek
- roar
- kahkaha ile gülmek
- snort
- kent ile ilgili
- urban
- kereste ile desteklemek
- (Marangozluk) timber
- kira ile tutmak
- rent
- kira ile vermek
- farm
- kredi ile
- on credit
- kredi ile
- (Ticaret) on loan
- kullanma ile aşınma
- (Tekstil) wear and tear
- kuzey kutbu ile ilgili
- (Coğrafya) arctic
- mantar (ile ilgili)
- fungal
- matkap ile delik açmak
- drill
- matkap ile delmek
- punch
- mengene ile sıkıştırma
- (İnşaat) clamping
- mengene ile sıkıştırmak
- clamp
- metre ile ilgili
- metrical
- metre ile ilgili
- metric
- mevduat ile borçların farkı
- (Ticaret) deficiency
- mide (ile ilgili)
- (Tıp) gastric
- nem ile eriyebilen
- (Tıp) deliquescent
- netice itibarı ile
- as a consequence
- olta ile tutmak
- hook
- omuz ile itmek
- shoulder
- ordu ile ilgili
- (Askeri) military
- oybirliği ile verilmiş
- unanimous
- parmak baston vb ile dürtmek
- poke
- referans ile çağrı
- (Bilgisayar) call by reference
- sevgilisi ile kaçmak
- elope
- silgi ile silmek
- erase
- sindirim sistemi ile ilgili
- (Tıp) gastrointestinal
- siper ile kuşatmak
- entrench
- solunum (ile ilgili)
- (Tıp) respiratory
- sopa ile dövmek
- cudgel
- sopa ile vurmak
- bat
- sopa ile vurmak
- club
- sopa ile vurmak
- bludgeon
- strateji ile ilgili
- (Askeri) strategical
- sureti ile
- by means of
- sıra ile
- turn and turn about
- sıra ile
- (Bilgisayar) end-to-end
- sıra ile
- in succession
- sıra ile
- successively
- sıra ile
- end to end
- sıra ile
- turn about
- takoz vb ile sıkıştırmak
- wedge
- testere ile kesilmiş
- (İnşaat) saw cut
- testere ile kesme
- sawing
- tilki (ile ilgili)
- vulpine
- tiyatro sanatı ile ilgili
- drama
- tohum (ile ilgili)
- germinal
- toka ile bağlamak
- buckle
- toka ile tutturmak
- clasp
- top atışı ile selâmlama
- salvo
- torpil ile tahrip etmek
- torpedo
- tutku ile
- (Muzik) erotic
- törpü ile düzeltmek
- rasp
- yasa koyma ile ilgili
- (Ticaret) legislative
- yerçekimi ile çekilmek
- gravitate
- yuva ile ilgili
- nidal
- yük ile yüklemek
- freight
- yıldız ile ilgili
- stellar
- zirve (ile ilgili)
- climactic
- çekül ile düzeltmek
- plumb
- çiçek (ile ilgili)
- (Tekstil) floral
- önceki ile aynı
- (Bilgisayar) same as previous
- örümcek ağı ile kaplanmış
- cobwebbed