-iken

listen to the pronunciation of -iken
التركية - الإنجليزية
Whilst
while
iken
while

I kept him company while his wife was in surgery. - Eşi ameliyatta iken, ben ona eşlik ettim.

He developed his English skill while he was in America. - Amerika'da iken İngilizce becerisini geliştirdi.

iken
when

I often wrote to her when I was a student. - Ben bir öğrenci iken, ona sık sık yazdım.

He lost his father when he was three years old. - O üç yaşında iken babasını kaybetti.

iken
as
iken
whilst
iken
meanwhile
iken
{e} during
böyle iken
anyhow
hal böyle iken
with this
hal böyle iken
and yet
iken
what time
iken
whereas

His handwriting slants forwards, whereas hers slants backwards. - Onunki geriye doğru eğimli iken onun el yazısı ileri doğru eğimlidir.

iken
even as
iken bile
even as
Ağaç yaş iken eğilir
(Atasözü) You can't teach an old dog a new trick
iken
in while
ağaç yaş/taze iken eğilir
(Atasözü) Train a child while his mind is pliant
borçlu iken alacaklı durumuna geçme
subrogation
böyle iken
anyhow, even though
durum böyle iken
at this conjunction
ham iken boyamak
engrain
hatırımda iken
by the way
iken
while, as, when
iken
meantime
iken
in the meanwhile
iken
while; while being
iken
in the meantime
kiracı iken kiraya veren kimse
sublessor
kiracı iken kiraya vermek
sublease
kiracı iken kiraya vermek
sublet
kızgın iken kırılan
red short
ölmek üzere iken
at the point of death
şaka iken kaka olmak
(Konuşma Dili) (for something that began as a joke) to turn into a quarrel; (for a joke) to backfire
التركية - التركية

تعريف -iken في التركية التركية القاموس.

iken
Esnasında, ...-dığı / -diği hâlde, ...-dığı / -diği zaman
iken
Esnasında
iken
Esnasında, ...-dığı / -diği hâlde, ...-dığı / -diği zaman: "Dil bizim dilimiz iken, kitabımız bizim yabancımız olmuştu."- M. Ş. Esendal
-iken
المفضلات