A spark would be enough to burn a forest.
- Bir ormanı yakmak için bir kıvılcım yeterli olur.
Tom threatened to burn Mary's house down.
- Tom Mary'nin evini yakmakla tehdit etti.
Arguing with a woman is like trying to drown the water, burn the fire, dig the soil or catch the air.
- Bir kadınla tartışmak suyu boğmaya çalışmak, ateşi yakmak, toprağı kazmak ya da havayı yakalamaya çalışmak gibidir.
Tom had to make a fire.
- Tom ateş yakmak zorunda kaldı.
The last thing I'd ever want to do is hurt Tom.
- Yapmak istediğim son şey Tom'un canını yakmaktır.
Tom would never want to hurt you.
- Tom asla senin canını yakmak istemezdi.
Dan sprayed gasoline on himself and threatened to set himself on fire.
- Dan kendine benzin fışkırttı ve kendini yakmakla tehdit etti.
Sami used gasoline to burn Layla's body.
- Sami, Leyla'nın cesedini yakmak için benzin kullandı.
Tom would never want to hurt you.
- Tom asla senin canını yakmak istemezdi.
The last thing I'd ever want to do is hurt Tom.
- Yapmak istediğim son şey Tom'un canını yakmaktır.
It is better to light a candle than to curse the darkness.
- Bir mum yakmak karanlığı lanetlemekten daha iyidir.
Fadil wanted to incinerate Layla's body.
- Fadıl, Leyla'nın cesedini yakmak istedi.