-i kandırmak

listen to the pronunciation of -i kandırmak
التركية - الإنجليزية

تعريف -i kandırmak في التركية الإنجليزية القاموس.

-i kandırmak
{k} rope in
kandırmak
fool

When you want to fool the world, tell the truth. - Dünyayı kandırmak istediğinizde doğruyu söyleyin.

kandırmak
deceive

Do you think it is easy to deceive children? - Sence çocukları kandırmak kolay mıdır?

I never wanted to deceive you. - Asla seni kandırmak istemedim.

tatlı sözlerle kandırmak
coax
kandırmak
con
kandırmak
intrigue
tatlı sözle kandırmak
cajole
kandırmak
kid
kandırmak
argue
kandırmak
trip on
etkileyerek kandırmak
swing
gelecek vaadiyle kandırmak
lead someone on
kandırmak
dupe
kandırmak
gammon
kandırmak
lead on
kandırmak
induce
kandırmak
to quench (someone's) thirst
kandırmak
delude

I underestimated teenagers' ability to delude themselves. - Kendilerini kandırmak için gençlerin yeteneğini hafife aldım.

kandırmak
dish
kandırmak
gyp
kandırmak
beguile
kandırmak
befool
kandırmak
diddle
kandırmak
fast talk
kandırmak
cheat
kandırmak
to deceive, fool, take in
kandırmak
flimflam
kandırmak
jolly
kandırmak
to persuade, to convince, to get round sb, to get around sb " ikna etmek; to deceive, to fool, to cheat, to take sb in, to fox, to hoodwink, to cajole sb (into/out of sth), to delude, to dupe, to trick, to beguile (sb into doing); to seduce, to entice; to satisfy
kandırmak
dissuade
kandırmak
entice
kandırmak
to persuade, convince
kandırmak
cozen
kandırmak
jockey
kandırmak
bamboozle
kandırmak
inveigle
kandırmak
finagle
kandırmak
get round
kandırmak
hornswoggle
kandırmak
bait
kendini kandırmak
persuade oneself
rüşvetle kandırmak
tamper with
rüşvetle kandırmak
suborn
rüşvetle kandırmak
tamper
tatlı sözlerle kandırmak
sweet talk
tatlı sözlerle kandırmak
wheedle
yalanlarla kandırmak
stuff smb. with lies
التركية - التركية

تعريف -i kandırmak في التركية التركية القاموس.

kandırmak
Aldatmak: "Kızcağızı yaşadığı muhitteki sabıkalılar kandırarak bir şebekeye sokmuş."- R. H. Karay. İçme, yeme isteğini karşılamak
kandırmak
Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek: "Bu arkadaşları da ben kandırdım."- S. F. Abasıyanık
kandırmak
Aldatmak
kandırmak
İçme, yeme isteğini karşılamak
kandırmak
Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek
-i kandırmak
المفضلات