تعريف -i görmek في التركية الإنجليزية القاموس.
- -i görmek
- set eyes on
- rüya görmek
- dream
- görmek
- see
I want to see the movie.
- Filmi görmek istiyorum.
I want to see you before you go.
- Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
- hor görmek
- scorn
- zarar görmek
- suffer
- görmek
- behold
- olarak görmek
- regard as
- önceden görmek
- anticipate
- farklı görmek
- distinguish
- görmek
- observe
- öğrenim görmek
- to receive education, to study
- görmek
- notice
Tom noticed something on the floor and bent down to see what it was.
- Tom yerde bir şey fark etti ve ne olduğunu görmek için eğildi.
I noticed something on the floor and bent down to see what it was.
- Zeminde bir şey fark ettim ve ne olduğunu görmek için eğildim.
- iş görmek
- function
- iş görmek
- be useful
- işlev görmek
- function
- kuçük görmek
- scorn
- küçük görmek
- belittle
- mazur görmek
- pardon
- hayal görmek
- dream
- rüyasında görmek
- dream
- görmek
- experience
- (iş) görmek
- transact
- az görmek
- find insufficient
- aşağı görmek
- disparage
- aşağı görmek
- look down
- aşağı görmek
- look down on
- cefa görmek
- suffer
- dibi görmek
- (Konuşma Dili) plumb the depths
- düş görmek
- have a dream
- düş görmek
- dream
- farkı görmek
- discriminate
- farkı görmek
- distinguish
- fayda görmek
- benefit
- gibi görmek
- regard
- görmek
- regard as
- görmek
- have sight
- görmek
- regard
Everybody regards him as honest.
- Herkes onu dürüst olarak görmektedir.
- görmek
- visit
The purpose of our trip is to visit friends and see some tourist spots.
- Gezimizin amacı arkadaşları ziyaret etmek ve bazı turistik noktaları görmektir.
I'd so love to visit that apartment he always keeps telling me about.
- Bana sürekli bahsedip durduğu şu apartmanı gerçekten gidip görmek istiyorum.
- görmek
- pick out
- görmek
- overlook
- görmek
- undergo
- görmek
- treat
I'm tired of being treated like a kid.
- Bir çocuk gibi muamele görmekten bıktım.
I don't like to see animals cruelly treated.
- Zalimce davranılan hayvanları görmek istemiyorum.
- görmek
- face
I didn't want to see Tom's face.
- Tom'un yüzünü görmek istemedim.
I never want to see your face again.
- Asla yüzünü tekrar görmek istemiyorum.
- görmek
- remember
Even now, I occasionally think I'd like to see you. Not the you that you are today, but the you I remember from the past.
- Şimdi bile, ara sıra seni görmek istediğimi düşünüyorum. Fakat bugünkü seni değil geçmişten hatırladığım seni.
- görmek
- set eyes on
- görmek
- perform
Would you like to see a live performance of a play with me Saturday?
- Cumartesi günü benimle bir oyunun canlı performansını görmek ister misin?
- görmek
- (deyim) lay eyes on
- görmek
- catch
- görmek
- travel
Dan traveled to London to see Linda.
- Dan Linda'yı görmek için Londra'ya seyahat etti.
Fadil traveled to Cairo to see Layla.
- Fadıl, Leyla'yı görmek için Kahire'ye gitti.
- görmek
- deem
- hacet görmek
- go to the toilet
- hakir görmek
- slight
- hakir görmek
- hold in contempt
- hasar görmek
- be damaged
- hesap görmek
- settle accounts
- hesap görmek
- pay the bill
- hizmet görmek
- work
- hor görmek
- misprize
- hor görmek
- (deyim) snap one's fingers at
- hor görmek
- disparage
- hor görmek
- look down on
- hor görmek
- reprobate
- hor görmek
- hold in contempt
- hor görmek
- flout
- hor görmek
- (deyim) fuck around
- hor görmek
- (deyim) fuck about
- hor görmek
- disdain
- hor görmek
- look down
- hor görmek
- turn up one's nose at
- hor görmek
- contemn
- hor görmek
- sneeze at
- hor görmek
- hurt feelings
- hor görmek
- vilipend
- hor görmek
- depreciate
- hor görmek
- hurt somebody's feelings
- hor görmek
- disesteem
- hor görmek
- (Konuşma Dili) cast aspersions on
- hor görmek
- contempt
- hor görmek
- belittlement
- hor görmek
- underestimate
- hoş görmek
- tolerance
- hoş görmek
- connive
- hoş görmek
- condone
- ilgi görmek
- get attention
- ilgi görmek
- attract attention
- ilgi görmek
- draw interest
- itibar görmek
- be in demand
- itibar görmek
- be respected
- itibar görmek
- in demand
- itibar görmek
- respected
- iyilik görmek
- supported
- iyilik görmek
- to be supported
- iş görmek
- transact
- işini görmek
- fill the bill
- kabul görmek
- be accepted
- kabul görmek
- be admitted
- kabul görmek
- be approved
- kabul görmek
- gain acceptance
- kabul görmek
- gain admission
- küçük görmek
- scorn
- küçük görmek
- vilipend
- küçük görmek
- patronise
- küçük görmek
- disdain
- kısa görmek
- glimpse
- layık görmek
- something suitable of
- layık görmek
- deem someone
- layık görmek
- something worthy of
- mükemmel olarak görmek
- idealize
- rüya görmek
- have a dream
- rüya görmek
- have dream
- saygı görmek
- be respected
- seni görmek güzel
- good to see you
- seni görmek istiyorum
- i want to see you
- tahsil görmek
- study
- tahsil görmek
- have education
- takdir görmek
- be appreciated
- tedavi görmek
- treated
- tedavi görmek
- be treated
- terbiye görmek
- trained
- terbiye görmek
- be trained
- yarar görmek
- benefit
- zarar görmek
- damaged
- zarar görmek
- to be damaged
- zarar görmek
- sustain an injury
- zarar görmek
- (Dilbilim) come to harm
- zarar görmek
- get harm
- zarar görmek
- (deyim) come to grief
- zarar görmek
- get harmed
- zarar görmek
- be damaged
- adet görmek
- Have one's period, menstruate
- erişmek, görmek
- To access, see
- görmek
- catch sight of
- halüsinasyon görmek
- to hallucinate
- ilk defa görmek
- to see for the first time
- iyilik görmek, yararlanmak
- good to see, to take advantage
- kâbus görmek
- Have a nightmare
- küçük görmek
- underrate
- vazifesini görmek
- Serve as
- önceden sezmek, ileriyi görmek
- to predict, to foresee