There is not much I can do to help, I am afraid.
- Korkarım ki yardım etmek için yapabileceğim çok şey yok.
The boy cried Wolf, wolf! and the villagers came out to help him.
- Kurt, kurt diye çocuk bağırdı! ve köylüler ona yardım etmek için dışarı çıktılar.
They came to our assistance.
- Onlar bize yardım etmek için geldiler.
Tom will be assigned to assist you.
- Tom sana yardım etmek için görevlendirilecek.
The singers sang together in order to raise money to help people with AIDS.
- Aids'li insanlara yardım etmek amacıyla para toplamak için şarkıcılar birlikte şarkı söylediler.
Tom doesn't make enough money to support his family.
- Tom ailesine yardım etmek için yeterli para kazanmıyor.
She devoted her life to helping the handicapped.
- O, özürlülere yardım etmek için hayatını adadı.
I would really like to help you, but my hands are tied.
- Gerçekten sana yardım etmek isterim, ama ellerim bağlı.