-e sokmak

listen to the pronunciation of -e sokmak
التركية - الإنجليزية

تعريف -e sokmak في التركية الإنجليزية القاموس.

-e sokmak
stick
sokmak
tuck in
sokmak
sting
sokmak
insert

Do I have to insert coins first? - Ben önce parayı sokmak zorunda mıyım?

gösterime sokmak
release
içeri sokmak
tuck in
aklına sokmak
implant
hizaya sokmak
align
sokmak
let in
sokmak
slide in
sokmak
introduce
sokmak
thrust
tehlikeye sokmak
jeopardize
tehlikeye sokmak
endanger
tekerleğe çomak sokmak
spoke
devreye sokmak
(Elektrik, Elektronik) switch on
devreye sokmak
key
devreye sokmak
call out
hizmete sokmak
commissioning
hizmete sokmak
commission
olumsuz duruma sokmak
(Politika, Siyaset) cause a disadvantage
sokmak
get

Tom has a long history of getting into trouble. - Tom'un başını belaya sokmakla ilgili uzun bir geçmişi var.

I don't want to get into trouble. - Başımı belaya sokmak istemiyorum.

sokmak
embed
sokmak
work into
sokmak
stick in
sokmak
prick
sokmak
involve in
sokmak
work in
sokmak
spatchcock
sokmak
dip
sokmak
plunge into
sokmak
work
sokmak
thrust into
sokmak
stinging
sokmak
embroil
sokmak
plug in
sokmak
stung
yeniden kullanıma sokmak
recycle
yerin dibine sokmak
disgrace
sokmak
land
göze sokmak
afford to bring
laf sokmak
speak sarcastically
suya sokmak
dowse
aklına sokmak
to implant, to impress (up)on
arasına sokmak
interpolate
araya sokmak
to insert
araya sokmak
thrust in
arı gibi sokmak
to say biting things
baskıya sokmak
edit
batağa sokmak
bog
batağa sokmak
bog down
başkasının işine burnunu sokmak
pry into smb.'s affairs
başını belaya sokmak
to get into trouble
başını belaya sokmak/uğratmak
to get (someone, oneself) into trouble
başını belâya sokmak
get into mess
başını belâya sokmak
get into hot water
başını derde sokmak
to get into trouble
başını derde sokmak
entangle
başını sokmak
to find a place to live
belaya sokmak
to get sb into trouble
belaya sokmak
to make trouble for, get (someone) into trouble
bilardo topunu deliğe sokmak
pot
bilgisayar programına sokmak
computerize
birbiriyle mücadeleye sokmak
(Politika, Siyaset) pit one against another
biçime sokmak/koymak/- vermek
to give (a specified) shape to
burnunu sokmak
put one's oar in
burnunu sokmak
put one's nose into
burnunu sokmak
to poke one's nose into, to stick one's nose into, to nose into, to interfere, to meddle
burnunu sokmak
thrust one's nose into
burnunu sokmak
poke one's nose into
burununu sokmak
to poke one's nose into (something)
cendereye koymak/sokmak
to put (someone) under pressure
cendereye sokmak
to put sb through the wringer
darboğaza sokmak
straiten
deliğe sokmak
hole out
deliğe sokmak
(bilardo) pocket
deliğe sokmak
hole
dertsiz başını derde sokmak
to get oneself into trouble unnecessarily
devreye sokmak
cut in
devreye sokmak
connect
disipline sokmak
to discipline
disipline sokmak
discipline
düzene koymak/ sokmak
to put (something) in order
düzene sokmak
pace
elini cebine sokmak
thrust one's hand into one's pocket
elini taşın altına sokmak
assume responsibility
fesat sokmak
make mischief
fit sokmak
to incite, to instigate
fitne sokmak
create trouble
fitne sokmak
to set one person against another
fitne sokmak
set one person against another
fişi prize sokmak
to plug in
forma sokmak
condition
gizlice sokmak
(mektup vb.) smuggle
gizlice sokmak
sneak in
gizlice sokmak
sneak onto
gizlice sokmak
sneak on
gizlice sokmak
sneak into
golfte topu tümsek veya çukura sokmak
bunker
gülünç duruma sokmak
fool
günaha sokmak
to cause sb to sin
günaha sokmak
1. to make (someone) sin. 2. to push (someone) into wrongdoing, drive (someone) to sin
haline sokmak
work up into
her işe burnunu sokmak
to poke one's nose into everything
her şeye burnunu sokmak
to poke one's nose into everything
heyecan verici bir hale sokmak
sensationalize
hikaye şekline sokmak
fictionalize
hizaya sokmak
1. to line (people, things) up, get (people, things) into a straight line; to arrange (things) in a straight line. 2. (Konuşma Dili) to make (someone) shape up, make (someone) behave, straighten (someone) out; to make (someone) mind, make (someone) obey; to bring (someone) into line; to make (someone) toe the line
hizmete sokmak
to commission
iki ayağını bir pabuca sokmak
rush smb. off one's feet
iki ayağını bir pabuca sokmak
to run sb (clean) off his feet, to rush sb (clean) off his feet
iki ayağını bir pabuca sokmak/koymak
to pressure (someone), put pressure on (someone) (to finish something immediately)
imtihana sokmak
to have (someone) take a test
itin kıçına/götüne sokmak
to insult (someone) by swearing crudely
içeri sokmak
introduce
içeri sokmak
drive in
içeri sokmak
let in
içine sokmak
edge in
işe sokmak
instate
işine burnunu sokmak
get in smb.'s hair
işine çomak sokmak
put a spoke in smb.'s wheel
işkenceye sokmak
to put (someone) through mental torment
kafasına sokmak
infuse
kafasına sokmak
infix
kafasına sokmak
inculcate
kafasına sokmak
imbue
kafasına sokmak
whip
kafasına sokmak
put smb. in mind of
kafasına sokmak
to drum sth into sb, to drum sth into sb's head, to impress, to implant, to inculcate
kafasına sokmak
embed
kafasına sokmak
inseminate
kanal havuzuna sokmak
lock
kazık sokmak
impale
kendini zora sokmak
go off the deep end
kitap vb haline sokmak
write something up
komaya sokmak
slang to beat the daylights out of (someone)
kulakına koymak/sokmak
to fill (someone) in about; to prime (someone) about
kundak sokmak/koymak
1. (for an arsonist) to set fire to (a place) using a bundle of oily rags. 2. /arasına/ to set (two people) against (each other). 3. to sabotage, wreck (a project)
kümese sokmak
coop in
kümese sokmak
coop up
kınına sokmak
sheathe
kınına sokmak
to sheathe
lâf sokmak
spatchcock
masrafa sokmak
to put sb to expense
nifak sokmak
to cause a fit between
nifak sokmak /aralarına/
to sow discord among
nizama sokmak/koymak
to put (something) in order. bitişik
olumsuz duruma sokmak
(Hukuk) to cause a disadvantage
oyuna sokmak
(yedek) send in
parmakını sokmak
to interfere in, meddle in (something); to stick one's oar in
politikaya sokmak
politicize
rayana oturtmak/sokmak
to set (something) to rights, make (a job) go smoothly
riske sokmak
hazard
rotasına sokmak
vector
savaş düzenine sokmak
embattle
sistematik olarak düzene sokmak
regiment
sokmak
work up
sokmak
bite
sokmak
drag
sokmak
ram
sokmak
implicate
sokmak
sink into
sokmak
immerse
sokmak
take into
sokmak
instil
sokmak
enter
sokmak
to insert in, thrust in, shove in, stick in, put in
sokmak
(arı vs.) sting
sokmak
dig into
sokmak
drive
sokmak
instill
sokmak
put

I don't want to put you to any trouble. - Seni sıkıntıya sokmak istemiyorum.

sokmak
(duruma) send
sokmak
(yılan) strike
sokmak
tuck
sokmak
to thrust into, to insert, to stick in, to put in, to plunge into, to dip, to poke; to let in; to sting, to bite; to introduce; to involve, to embroil; to put sb through sth, to put to
sokmak
(for an insect) to sting or bite; (for a snake) to bite
sokmak
engraft
sokmak
inject
sokmak
stick

Stop sticking your nose into other people's business. - Diğer insanların işine burnunu sokmaktan vazgeç.

sokmak
involve
sokmak
ingraft
sokmak
put in
sokmak
poke
sokmak
to smuggle (someone, something) into
sokmak
pitchfork
sokmak
to let (someone, something) in, admit (someone, something) to (a place), allow (someone, something) to enter
suya sokmak
douse
suya sokmak
soak
tahta sokmak
spike
tehlikeye koymak/sokmak
to endanger; to imperil
tehlikeye sokmak
to endanger, to imperil
tehlikeye sokmak
imperil
tekerine çomak sokmak
to circumvent, to put a spoke in sb's wheel
tekerine çomak sokmak
to put a spoke in (someone's) wheel
tekrar devreye sokmak
reactivate
tekrar işe sokmak
reseat
tekrar sokmak
reinsert
teste sokmak
put to test
uğraşarak sokmak
work in
yarışa sokmak
race
yeni bedene sokmak (ruhu)
reincarnate
yeniden hizmete sokmak
recommission
yeniden işleme sokmak
to recycle
yerin dibine sokmak
call down
yöresel idare altına sokmak
communalize
yörüngeye sokmak
put into orbit
yörüngeye sokmak
orbit
yürürlüğe sokmak
(Hukuk) implement
yılan gibi sokmak
to hurt (someone's) feelings deeply, wound (someone) deeply
yılan sokmak
to get snakebit
zahmete sokmak
to put (someone) to trouble, trouble, put (someone) out, inconvenience
zahmete sokmak
to put sb to trouble
zarara sokmak
to cause (someone, a place of business) to suffer loss or damage
zor duruma sokmak
hog tie
zora sokmak
put smb. to his trump
zorla kafasına sokmak
dragoon smth. into smb
zorla sokmak
intrude
zorla sokmak
work in
zorla sokmak
pitchfork
التركية - التركية

تعريف -e sokmak في التركية التركية القاموس.

KUNDAK SOKMAK
(Osmanlı Dönemi) Yangın çıkarmak
KUNDAK SOKMAK
(Osmanlı Dönemi) Mc: Ara bozacak bir söz söylemek veya böyle bir harekette bulunmak
sokmak
Bıçak, çakı, iğne vb. batırmak, saplamak
sokmak
Konuşma sırasında bir sözü, soruyu veya düşünceyi söyleyivermek
sokmak
Batırmak, saplamak (bıçak, çakı, iğne vb. için)
sokmak
Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak: "Bizi içeriye aldı ve küçük bir odaya soktu."- F. R. Atay
sokmak
Böcek, zehirli hayvan iğnesini batırmak veya ısırmak: "Otların arasında bacaklarını yılan sokar."- R. N. Güntekin
sokmak
Dokunaklı, kırıcı veya acı söz söylemek
sokmak
İğnesini batırmak veya ısırmak; zehirlemek
sokmak
Belli etmeden kötü bir malı vermek
sokmak
İçine veya arasına girmesini sağlamak
sokmak
Karda yapılan patika
sokmak
Yasak bir malı gizlice getirmek veya götürmek
sokmak
Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak
sokmak
Konuşma sırasında bir sözü, soruyu veya düşünceyi söyleyivermek: "Asım, fikrini birçok sözlerle sağlamlamaya uğraşırken, araya -Olmaz mı dersiniz, ne dersiniz?- gibi sualler sokuyor, cevap istiyordu."- R. H. Karay
-e sokmak
المفضلات