-e istekli

listen to the pronunciation of -e istekli
التركية - الإنجليزية

تعريف -e istekli في التركية الإنجليزية القاموس.

-e istekli
eager in
-e istekli
eager for
-e istekli
solicitous of
-e istekli
athirst for
istekli
willing

I assume you are willing to take the risk. - Riski almaya istekli olduğunuzu varsayıyorum.

My sponsor was willing to agree to my suggestion. - Benim sponsorum benim öneriyi kabul etmek için istekliydi.

istekli
eager

Tom is eager to meet Mary again. - Tom Mary ile yeniden buluşmak için istekli.

The pupils listened eagerly during his speech. - Onun konuşması sırasında öğrenciler istekli olarak dinlediler.

istekli
avid
istekli
itchy
istekli
keen

Are you very keen about going with them? - Onlarla gitmeye çok istekli misin?

Tom wasn't at all keen to stay in the castle, which he'd heard was haunted. - Tom kalede kalmaya hiç istekli değildi, onun perili olduğunu duymuştu.

istekli
solicitous
istekli
intent
istekli
eagerly

The pupils listened eagerly during his speech. - Onun konuşması sırasında öğrenciler istekli olarak dinlediler.

istekli
earnest
istekli
dead-set
istekli
aspirational
istekli
longing
istekli
bouncy
istekli bir biçimde
wishfully
istekli bir şekilde
wishfully
istekli ol
volunteer

Perhaps you'd be willing to volunteer. - Belkide gönüllü olmaya istekli olurdun.

istekli olmak
disposed
istekli olmak
to be disposed
istekli olmak
be disposed
istekli ve yeterlikli
(Latin) volens et potens
işe istekli
willing to work
çalışmaya istekli
willing to work
istekli olmama
not willing
çok istekli
overzealous
öğrenmeye istekli
willing to learn
cevap vermeye istekli olmak
be responsive
geçmişten konuşmaya istekli
reminiscent
istekli
devout
istekli
wishful
istekli
enthusiastic

He hid his emotions and pretended to be enthusiastic. - O duygularını sakladı ve istekliymiş gibi davrandı.

You don't seem very enthusiastic. - Sen çok istekli görünmüyorsun.

istekli
inclined
istekli
covetous
istekli
aspirant
istekli
agog

They were agog to hear the latest news. - Onlar en son haberi duymak için istekliydi.

istekli
person who wants something
istekli
minded
istekli
forward
istekli
desirous
istekli
intense
istekli
desirous, wanting
istekli
applicant
istekli
willing, eager, disposed, ready; desirous; enthusiastic; applicant
istekli
itching
istekli
dead set
istekli
hellbent
istekli
ready

During the interrogation, Fadil appeared to be ready and willing to answer any question. - Sorgulama sırasında, Fadıl herhangi bir soruyu cevaplamaya hazır ve istekli görünüyordu.

I'm ready and willing, Tom. - Hazır ve istekliyim, Tom.

istekli
ambitious
istekli
disposed
istekli
anxious

He is anxious to go with you. - O sizinle gitmeye isteklidir.

He is anxious to read the book. - O, kitabı okumak için istekli.

istekli
cheerful
istekli
inclinable
istekli
athirst for
istekli hale getirmek
make willing
istekli kimse
enthusiast
istekli olarak
(deyim) with a good grace
istekli olarak
wistfully
istekli olmak
to be disposed (to do sth)
istekli olmak
be ungrudging in
istekli olmak
slaver for
istekli olmamak
have no heart
pek istekli
on the tiptoe
çok istekli
raring

The drivers are at the starting line and raring to go! - Sürücüler başlangıç çizgisindeler ve gitmek için çok istekliler.

çok istekli
overanxious
التركية - التركية

تعريف -e istekli في التركية التركية القاموس.

istekli
Bir şeye karşı isteği olan
-e istekli
المفضلات