That tendency is strong among Americans.
- O eğilim Amerikalılar arasında güçlüdür.
People have the tendency to speak more loudly when they get excited.
- İnsanlar heyecanlandıklarında daha yüksek sesle konuşma eğilimleri vardır.
Tom doesn't have the time or the inclination to do that.
- Tom'un bunu yapmak için zamanı ya da eğilimi yok.
Chechens have inclinations towards independence.
- Çeçenlerin bağımsızlığa doğru eğilimleri var.
Sami has propensity for violence.
- Sami'nin şiddete eğilimi var.
People tend to look at others with bias.
- İnsanlar diğerlerine ön yargı ile bakmak eğilimindedir.
If current trends continue, the language will likely die in the near future.
- Şimdiki eğilimler devam ederse, dil muhtemelen yakın gelecekte ölecektir.
He has a natural bent for music.
- Onun müzik için doğal bir eğilimi var.
Will those trends continue?
- O eğilimler devam edecek mi?
The trend is always to produce more products using fewer employees.
- Eğilim her zaman daha az işçi kullanarak daha fazla ürün üretmektir.