I know Tom is connected.
- Tom'un bağlı olduğunu biliyorum.
This telephone is connected to the fax machine.
- Bu telefon faks makinesine bağlıdır.
It is often necessary to depend upon others.
- Başkalarına bağlı olmak sık sık gereklidir.
He was bound hand and foot.
- Onun eli kolu bağlıydı.
We are bound to each other by a close friendship.
- Biz yakın bir dostluk ile birbirimize bağlıyız.
I'm really attached to my mother.
- Anneme gerçekten bağlıyım.
He is deeply attached to her.
- O, ona derinden bağlıdır.
The economy of the island is dependent on the fishing industry.
- Adanın ekonomisi balıkçılık sektörüne bağlıdır.
Tom and Mary are dependent on each other.
- Tom ve Mary birbirlerine bağlılar.
This is like fighting someone with one arm tied behind your back.
- Bu, elinin biri arkanda bağlıyken biriyle dövüşmek gibidir.
We have to keep our dog tied.
- Köpeğimizi bağlı tutmak zorundayız.
Wearing green is optional.
- Yeşil giymek isteğe bağlıdır.
Pain is inevitable. Suffering is optional.
- Ağrı kaçınılmazdır. Acı isteğe bağlıdır.
Tom and Mary are very devoted to each other.
- Tom ve Mary birbirlerine çok bağlılar.
Tom and Mary are both very devoted parents.
- Tom ve Mary ikisi de ebeveynlerine çok bağlılar.
The royal jewels are kept under lock and key.
- Kraliyet mücevherleri kilit ve anahtara bağlı tutulur.
The college is affiliated with the university.
- Kolej üniversite ile bağlı.
Tom is not affiliated with Disneyland.
- Tom, Disneyland'a bağlı değildir.
He played the Liszt sonata blindfolded.
- O, Liszt sonatını gözleri bağlı çaldı.