-e alışmak

listen to the pronunciation of -e alışmak
التركية - الإنجليزية

تعريف -e alışmak في التركية الإنجليزية القاموس.

-e alışmak
warm to
-e alışmak
get used to
-e alışmak
(Fiili Deyim ) accustomed to
-e alışmak
get the feel of
alışmak
get used to

It always takes time to get used to a new place. - Yeni bir yere alışmak her zaman zaman almaktadır.

It'll take some time to get used to living here. - Burada yaşamaya alışmak biraz zaman alacak.

alışmak
adjust

People just need time to adjust to the new environment. - İnsanların yeni çevreye alışmak için sadece zamana ihtiyacı var.

alışmak
addict
alışmak
accommodate
alışmak
get accustomed to smth
yeni bir ortama alışmak
acclimation to a new
alışmak
orient oneself
alışmak
acclimatize
alışmak
to catch fire
alışmak
to come to fit
alışmak
be in the habit of doing
alışmak
drop into a habit
alışmak
orientate oneself
alışmak
accommodate oneself
alışmak
become inured to
alışmak
reconcile oneself to
alışmak
to make a habit (of), come to expect, become addicted (to)
alışmak
acclimate
alışmak
to get used (to); to become familiar (with)
alışmak
school oneself to
alışmak
become reconciled to
alışmak
to be used to, to be accustomed to; to get used to, to become accustomed to, to accustom oneself, to acclimatize oneself; to be in the habit of; to become addicted; to become reconciled to; to inure oneself to
ayakı alışmak
to make a habit of going to
ayağı alışmak
to frequent; to be a regular customer of
eli alışmak
to become skilful
havaya alışmak
acclimatize
iklime alışmak
acclimate
köye alışmak
ruralize
zorluklara alışmak
toughen
çabuk alışmak
take kindly to
التركية - التركية

تعريف -e alışmak في التركية التركية القاموس.

alışmak
Sürekli ister olmak
alışmak
Bağımlılık kazanmak
alışmak
Evcilleşmek, ehlîleşmek
alışmak
Bir işi tekrarlayarak kolaylıkla yapabilmek
alışmak
Uyar duruma gelmek, uygun gelmek, intibak etmek: "Bu mesleğe alışmış gibi görünüyor."- N. Araz
alışmak
Yadırgamaz duruma gelmek
alışmak
Tutuşmak, yanmaya başlamak
alışmak
Bir işi tekrarlayarak kolaylıkla yapabilmek: "Muhtaç değiliz ama, ben çalışmaya alıştım."- E. İ. Benice
alışmak
Bağlanmak, ısınmak
alışmak
Bağlanmak, ısınmak: "Birdenbire ona alıştığını hissediyor ve bu işe ayrıca şaşıyordu."- A. H. Tanpınar
alışmak
Uyar duruma gelmek, uygun gelmek, intibak etmek
-e alışmak
المفضلات