şu

listen to the pronunciation of şu
التركية - الإنجليزية
(İnşaat) that

Look at that mountain which is covered with snow. - Karlarla örtülü şu dağa bak.

This is a house and that is a mosque. - Bu bir ev, şu ise camidir.

quod
that, this; that one
şu ana kadar
so far

You have been doing well at school so far. - Şu ana kadar okulda iyi gidiyorsun.

Everything is fine so far. - Şu ana kadar her şey iyi.

şu an
{i} present

At present they are working for a big company in England. - Onlar şu anda İngiltere'de büyük bir şirket için çalışıyorlar.

She is content with his present salary. - O, şu anki maaşından memnun.

şu anda
currently

Tom isn't currently in prison. - Tom şu anda hapishanede değil.

Tom currently goes to college in Boston. - Tom şu anda Boston'daki üniversiteye gidiyor.

şu anda
just now, at present, at the moment
şu anda
now

What I want now is not money, but time. - Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.

Are you ready to order now? - Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?

şu ana kadar
up till now
şu ana kadar
by now

Tom is supposed to be in Boston by now. - Tom'un şu ana kadar Boston'da olması bekleniyor.

Tom must be over thirty by now. - Tom şu ana kadar otuzun üzerinde olmalı.

şu ana kadar
until now

For some reason the microphone wasn't working until now. - Bazı nedenlerden dolayı mikrofon şu ana kadar çalışmıyordu.

Sorry, I didn't read your comment until now. - Üzgünüm, şu ana kadar yorumunuzu okumadım.

şu ana kadar
up to now

Next time I switch jobs, I need work that will let me make use of the experience I've gained up to now. - Gelecek sefer iş değiştireceğim. Benim şu ana kadar kazandığım deneyimi kullanmama izin verecek işe ihtiyacım var.

Up to now I've never been abroad. - Şu ana kadar hiç yurt dışında bulunmadım.

şu anda
yet

I believe Elvis yet lives. - Elvis'in şu anda yaşadığına inanıyorum.

I'm not sure Tom is ready to do that yet. - Tom'un şu anda onu yapmak için hazır olduğundan emin değilim.

şu anda
just now

Mother is very busy just now. - Annem şu anda çok meşgul.

Tom isn't here just now. - Tom şu anda burada değil.

şu anda
for the present
şu anda
(Konuşma Dili) here and now

I can't answer you here and now. - Sana burada ve şu anda cevap veremem.

şu anki
current

Tom is perfectly satisfied with his current salary. - Tom şu anki aylığından tamamen memnun.

I want to quit my current job. - Ben şu anki işimi bırakmak istiyorum.

şu anki
going
şu anki
currently
şu şekilde
thus
şu şekilde
thus and so
şu an
this instant
şu ana kadar
yet

Bill, did you take Spot for a walk yet? - Bill, şu ana kadar Spot'u yürüyüşe çıkardın mı?

Have you finished reading today's paper yet? - Şu ana kadar bugünkü gazeteyi okumayı bitirdin mi?

şu ana kadar
as yet
şu ana kadar
ever

Ever been to Muskogee? - Şu ana kadar Muskogee'de bulundu mu?

Nothing is ever right. - Şu ana kadar hiçbir şey doğru değil.

şu ana kadar
thus far
şu anda
presently

I am presently working in the hotel kitchen. - Ben şu anda otel mutfağında çalışıyorum.

It is an ancient midden, presently an archaeological treasury. - Eski bir çöp yığını şu anda arkeolojik bir hazinedir.

şu anda
at present

Everything is going well at present. - Şu anda her şey iyi gidiyor.

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

şu anda
at the present time
şu an
{i} now

Mt. Asama is now dormant. - Asama yanardağı şu an hareketsiz.

What I want now is not money, but time. - Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.

Şu ana kadar
up until now
Şu anda
now to
şu an
at the moment

They're having a break at the moment. - Onlar şu anda bir mola veriyorlar.

Tom isn't here at the moment. - Tom şu anda burada değil.

şu anda
at the moment

Tom isn't here at the moment. - Tom şu anda burada değil.

Our prospects for victory are excellent at the moment. - Zafer umutlarımız şu anda mükemmel.

şu sıralar
recently

I've been spending a lot of time studying for IT certifications recently. - Şu sıralar BT sertifikasyonlarına çalışmaya çok vakit harcıyorum.

We have recently discussed this problem. - Şu sıralar bu problemi tartıştık.

şu an
at present

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

At present they are working for a big company in England. - Onlar şu anda İngiltere'de büyük bir şirket için çalışıyorlar.

şu ana kadar
up to the present
şu anki
present

She is content with his present salary. - O, şu anki maaşından memnun.

Are you content with your present salary? - Şu anki maaşından memnun musun?

şu günlerde
1. in the near future, any day now. 2. in these days: in those days
şu günlerde
in these days
التركية - التركية
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı: "Masanın üstünde şu mektubu buldu"- M. Ş. Esendal
Biraz uzakta olan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan gösterme zamiri
(Osmanlı Dönemi) (-) (-Şuy) f. Temizleyen, yıkayan
Pasta hamuru
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı