şu

listen to the pronunciation of şu
التركية - الإنجليزية
(İnşaat) that

This is a house and that is a mosque. - Bu bir ev, şu ise camidir.

Look at that mountain which is covered with snow. - Karlarla örtülü şu dağa bak.

quod
that, this; that one
şu ana kadar
so far

Everything is fine so far. - Şu ana kadar her şey iyi.

How many computers have you had so far? - Şu ana kadar kaç tane bilgisayarın oldu?

şu an
{i} present

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

The present government has many problems. - Şu andaki hükümetin çok sayıda problemleri var.

şu anda
currently

Tom isn't currently working anywhere. - Tom şu anda herhangi bir yerde çalışmıyor.

Tom currently goes to college in Boston. - Tom şu anda Boston'daki üniversiteye gidiyor.

şu anda
just now, at present, at the moment
şu anda
now

Are you ready to order now? - Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?

I just bet you were thinking something perverse just now. - Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim.

şu ana kadar
up till now
şu ana kadar
by now

I'm used to it by now. - Ben şu ana kadar buna alıştım.

Tom is supposed to be in Boston by now. - Tom'un şu ana kadar Boston'da olması bekleniyor.

şu ana kadar
until now

Sorry, I didn't read your comment until now. - Üzgünüm, şu ana kadar yorumunuzu okumadım.

I have been lucky until now. - Şu ana kadar şanslıydım.

şu ana kadar
up to now

Up to now I've never been abroad. - Şu ana kadar hiç yurt dışında bulunmadım.

Up to now, how many books do you think you've read? - Şu ana kadar sence kaç kitap okumuşsundur?

şu anda
yet

I'm not sure Tom is ready to do that yet. - Tom'un şu anda onu yapmak için hazır olduğundan emin değilim.

At present, consensus has yet to be reached. - Şu anda, yine de görüş birliğine varılmalı.

şu anda
just now

Mother is very busy just now. - Annem şu anda çok meşgul.

I was just now thinking about that problem. - Şu anda o sorun hakkında düşünüyordum.

şu anda
for the present
şu anda
(Konuşma Dili) here and now

I can't answer you here and now. - Sana burada ve şu anda cevap veremem.

şu anki
current

I want to quit my current job. - Ben şu anki işimi bırakmak istiyorum.

Tom is perfectly satisfied with his current salary. - Tom şu anki aylığından tamamen memnun.

şu anki
going
şu anki
currently
şu şekilde
thus
şu şekilde
thus and so
şu an
this instant
şu ana kadar
yet

Have you finished reading today's paper yet? - Şu ana kadar bugünkü gazeteyi okumayı bitirdin mi?

Bill, did you take Spot for a walk yet? - Bill, şu ana kadar Spot'u yürüyüşe çıkardın mı?

şu ana kadar
as yet
şu ana kadar
ever

All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive. - Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.

Ever been to Muskogee? - Şu ana kadar Muskogee'de bulundu mu?

şu ana kadar
thus far
şu anda
presently

I am presently working in the hotel kitchen. - Ben şu anda otel mutfağında çalışıyorum.

It is an ancient midden, presently an archaeological treasury. - Eski bir çöp yığını şu anda arkeolojik bir hazinedir.

şu anda
at present

At present they are working for a big company in England. - Onlar şu anda İngiltere'de büyük bir şirket için çalışıyorlar.

I don't need money at present. - Benim şu anda paraya ihtiyacım yok.

şu anda
at the present time
şu an
{i} now

Mt. Asama is now dormant. - Asama yanardağı şu an hareketsiz.

I am only warming up now. - Şu an sadece ısınıyorum.

Şu ana kadar
up until now
Şu anda
now to
şu an
at the moment

They're having a break at the moment. - Onlar şu anda bir mola veriyorlar.

Tom isn't here at the moment. - Tom şu anda burada değil.

şu anda
at the moment

Tom isn't here at the moment. - Tom şu anda burada değil.

Can you mention some celebrities in Italy at the moment? - Şu anda İtalya'daki bazı ünlülerden bahsedebilir misin?

şu sıralar
recently

We have recently discussed this problem. - Şu sıralar bu problemi tartıştık.

I've been spending a lot of time studying for IT certifications recently. - Şu sıralar BT sertifikasyonlarına çalışmaya çok vakit harcıyorum.

şu an
at present

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

I don't need money at present. - Benim şu anda paraya ihtiyacım yok.

şu ana kadar
up to the present
şu anki
present

Are you content with your present salary? - Şu anki maaşından memnun musun?

Tom isn't content with his present salary. - Tom şu anki maaşından memnun değil.

şu günlerde
1. in the near future, any day now. 2. in these days: in those days
şu günlerde
in these days
التركية - التركية
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı: "Masanın üstünde şu mektubu buldu"- M. Ş. Esendal
Biraz uzakta olan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan gösterme zamiri
(Osmanlı Dönemi) (-) (-Şuy) f. Temizleyen, yıkayan
Pasta hamuru
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı