Sami liked to shock people.
- Sami insanları şok etmekten keyif alırdı.
In my country, there is a shocking amount of mathematical ignorance.
- Benim ülkemde, şok edici bir düzeyde matematiksel cehalet var.
It's shocking what they wrote about her in the newspapers.
- Gazetelerde onların onun hakkında yazdıkları şey şok edici.
It still blows my mind.
- Bu beni hâlâ şok ediyor.
The shock wave came and obliterated everything and everyone.
- Şok dalgası geldi ve her şeyi ve herkesi yok etti.