şen'

listen to the pronunciation of şen'
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) (ŞIN') Buğz ve adâvet etmek. Kin bağlamak. Düşmanlık yapmak
ŞEN
(Osmanlı Dönemi) Göze ve gönüle hoş görünen hal
ŞEN
(Osmanlı Dönemi) Sevinçli, ferahlı
ŞEN
(Osmanlı Dönemi) f. Naz, eda, cilve
ŞEN
(Osmanlı Dönemi) Bayındır, ma'mur
şen
Neşe veren, neşelendiren, eğlenceli: "Şen kahkahalar yükseliyorken evinizden / Bendim geçen ey sevgili sandalla denizden."- Y. K. Beyatlı
şen
Neşe veren, neşelendiren, eğlenceli
şen
Neşe belirtisi olan (şey)
şen
Sevinçli, neşeli
şen
Yaşamaktan mutlu olduğunu davranışlarıyla belli eden, sevinçli, neşeli
şen
Yaşamaktan mutlu olduğunu davranışlarıyla belli eden, sevinçli, neşeli: "Hayatta daima şen insanlarla beraber olun, gamlı insanların gamı size de bulaşır."- R. Enis
şen şakrak
Çok neşeli, şakrak
şen şatır
bakınız: şen şakrak
bimen şen
Yüzüm şen, hatıram şen, meclisim şen, mevkiim gülşen, Dün yine günümüz geçti beraber, Al sazını sen sevdiceğim şen hevesinle gibi şarkılarıyla tanınmış Ermeni asıllı Türk besteci