This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
- Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
I can't make out these figures.
- Bu şekilleri anlayamam.
It is said that cats can change shape.
- Kedilerin şekil değiştirebildikleri söylenilmektedir.
Our political system was shaped by feudal traditions.
- Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
- Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
Communication takes many forms.
- İletişim birçok şekiller alır.
Patterns of married life are changing a lot.
- Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
If you talk to me that way again, I'm going to smash your face in.
- Benimle tekrar o şekilde konuşursan, yüzünü parçalayacağım.
Britain faced dangerously low supplies of food.
- İngiltere tehlikeli şekilde düşük gıda malzemeleri ile karşı karşıya idi.
The refugee crossed the line safely.
- Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.
At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up.
- Otobüs durağında,insanlar düzgün bir şekilde sırada beklediler.Filhakika otobüs durur durmaz sıra bozuldu.
A wise man would not act in that way.
- Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
- Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.
The plane turned sharply to the right just before it crashed.
- Uçak gürültüyle yere çakılmadan hemen önce, keskin bir şekilde sağa döndü.