My life turned into a dark and shapeless living hell.
- Hayatım karanlık ve şekilsiz bir cehenneme döndü.
Do you hate misshapen vegetables?
- Şekilsiz sebzelerden nefret eder misin?
I can't make out these figures.
- Bu şekilleri anlayamam.
This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
- Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
The old house was in bad shape.
- Eski ev kötü bir şekildeydi.
Our political system was shaped by feudal traditions.
- Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
I formulated it wrongly.
- Onu yanlış şekilde formüle ettim.
A form appeared from over there.
- Oradan bir şekil ortaya çıktı.
Patterns of married life are changing a lot.
- Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.
- Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.
The victim's body was lying face down on the rug.
- Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu.
At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up.
- Otobüs durağında,insanlar düzgün bir şekilde sırada beklediler.Filhakika otobüs durur durmaz sıra bozuldu.
You have to read between the lines to get the most out of anything.
- En iyi şekilde yararlanmak için satır aralarını iyi okumak zorundasın.
A wise man would not act in that way.
- Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
Tom doesn't know how things turned out this way.
- Tom şeylerin bu şekilde ortaya nasıl çıktığını bilmiyor.
The plane turned sharply to the right just before it crashed.
- Uçak gürültüyle yere çakılmadan hemen önce, keskin bir şekilde sağa döndü.