He can't resist sweets.
- Şekerlemeye dayanamaz.
He had cut down on sweets.
- O, şekerlemeyi azalttı.
The only thing he eats is candy.
- Onun yediği tek şey şekerlemedir.
How many times do I have to tell you not to eat candy just before dinner?
- Akşam yemeğinden hemen önce şekerleme yememeni sana kaç kez söylemek zorundayım.
Feeling tired after his walk in the country, he took a nap.
- Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.
Tom wanted to take a nap before dinner.
- Tom, akşam yemeğinden önce bir şekerleme yapmak istedi.
Tom usually takes a short snooze after lunch.
- Tom genellikle öğle yemeğinden sonra kısa bir şekerleme yapar.
Tom was taking a snooze.
- Tom bir şekerleme yapıyordu.
My sister likes sweets.
- Kız kardeşim şekerlemeleri sever.
I am getting fat because I eat a lot of sweets.
- Çok şekerleme yediğim için şişmanlıyorum.
The moment she'd finished, she lay down for a nap.
- Bitirdiği an, o, bir şekerleme için uzandı.