تعريف şefi̇ في التركية الإنجليزية القاموس.
- şef
- chief
He was promoted to section chief.
- O, bölüm şefliğine atandı.
He is the chief of my department.
- Benim bölüm şefimdir.
- şefi
- chief
He has been the chief of his tribe for 35 years.
- O otuz beş yıldır kabilesinin şefidir.
The section chief accepted the proposal.
- Bölüm şefi öneriyi kabul etti.
- şef
- supervisor
- koro şefi
- conductor
The conductor appeared on the stage.
- Koro şefi sahneye çıktı.
Tom is a world-famous conductor.
- Tom dünyaca ünlü bir koro şefidir.
- şef
- {i} gaffer
- itfaiye şefi
- marshal
- muhasebe şefi
- (Ticaret) accounting supervisor
- mutfak şefi
- cuisine chief
- pasta şefi
- (Turizm) pastry chef
- personel şefi
- (Ticaret) chief of staff
- polis şefi
- marshal
- polis şefi
- police commander
- şef
- chip
- şef
- commissioner
- şef
- {i} guvnor
- şef
- {s} general
What do you want? asked the Indian chief. We want all the land from the North Pole to the South Pole, said the English general.
- Ne istiyorsun? diye sordu yerli şef. İngiliz general Kuzey Kutbundan Güney Kutbuna kadar olan tüm araziyi istiyoruz dedi.
- şef
- honcho
- şef
- governor
- şef
- conductor
Tom is a world-famous conductor.
- Tom dünyaca ünlü bir koro şefidir.
The conductor appeared on the stage.
- Koro şefi sahneye çıktı.
- şantiye şefi
- (İnşaat) Construction supervisor
- şef
- president
- Kurmay Başkanı; istasyon şefi; kritik işgal kuvvetleri uzmanlığı/kritik işgal öz
- (Askeri) chief of staff; chief of station; critical occupational specialty
- askeri bando şefi
- drum major
Tom is the drum major.
- Tom askeri bando şefi.
- bando şefi
- bandmaster
- bulaşıkhane şefi
- chef steward
- diplomasi temsilciliği şefi
- (Hukuk) head of mission
- ekip şefi
- charge hand
- fizik tedavi kısım şefi
- (Askeri) chief physical therapist
- geçici temsilcilik şefi
- (Hukuk) permanent representative ad interim
- görev şefi; toplama harekatları yönetimi; komutan
- (Askeri) chief of mission; collection operations management; commander
- güvenlik şefi
- head of security
- istasyon şefi
- stationmaster
- istihbarat şefi
- news editor
- kadın orkestra şefi
- conductress
- kasa şefi
- (Ticaret) head of cash
- kasaba polis şefi
- sheriff
- kilise korosu şefi
- precentor
- klan şefi
- chieftain
- koro şefi
- chorister
- koro şefi
- cantor
- koro şefi
- director
- koro şefi
- coryphaeus
- orkestra şefi
- director
- orkestra şefi
- maestro
- orkestra şefi
- conductor
A conductor directs an orchestra.
- Bir orkestra şefi bir orkestrayı yönetir.
Tom wanted to be an orchestra conductor.
- Bir orkestra şefi olmak istedim.
- orkestra şefi
- conductor, maestro
- polis şefi
- superintendent
- polis şefi
- super
- polis şefi
- provost marshal
- resepsiyon şefi
- head of reception
- reyon şefi
- (Ticaret) service manager
- servis şefi
- (Ticaret) department chief
- servis şefi
- maitre d'hotel
- tarikat şefi
- commander
- tren şefi
- chief conductor
- tren şefi chief conductor
- (on a train)
- vardiya şefi
- shift boss
- üretim plânlama şefi
- dispatcher
- şef
- clerk
- şef
- principal
Mr. Jackson is our principal.
- Bay Jackson bizim şefimiz.
- şef
- top dog
- şef
- commander
- şef
- chef
Please tell the chef it was delicious.
- Lütfen şefe onun lezzetli olduğunu söyle.
This Japanese chef only uses traditional Japanese knives.
- Bu Japon şefi sadece geleneksel Japon bıçakları kullanır.
- şef
- headman
- şef
- captain
- şef
- headsman
- şef
- chief, leader
- şef
- head
Tom is the head chef at a restaurant in Boston.
- Tom Boston'daki bir restoranda baş şeftir.
- şef
- guv
- şef
- taskmaster
- şef
- ethnarch