He was promoted to section chief.
- O, bölüm şefliğine atandı.
He is the chief of my department.
- Benim bölüm şefimdir.
What do you want? asked the Indian chief. We want all the land from the North Pole to the South Pole, said the English general.
- Ne istiyorsun? diye sordu yerli şef. İngiliz general Kuzey Kutbundan Güney Kutbuna kadar olan tüm araziyi istiyoruz dedi.
The conductor appeared on the stage.
- Koro şefi sahneye çıktı.
A conductor directs an orchestra.
- Bir orkestra şefi bir orkestrayı yönetir.
Mr. Jackson is our principal.
- Bay Jackson bizim şefimiz.
It takes sushi chefs two years just to learn how to prepare rice.
- Sadece pilav hazırlamayı öğrenmek suşi şeflerinin iki yılını alır.
Our chef is very busy today.
- Şefimiz bugün çok meşgul.
Tom is the head chef at a restaurant in Boston.
- Tom Boston'daki bir restoranda baş şeftir.