تعريف şart في التركية الإنجليزية القاموس.
- condition
I will do it on the condition that you help me.
- Bana yardım etmen şartıyla onu yaparım.
I accept, but only under one condition.
- Kabul ediyorum, ama sadece tek bir şartla.
- circumstance
Under the circumstances we have no choice but to surrender.
- Bu şartlar altında teslim olmaktan başka seçeneğimiz yok.
You can't say anything till you know the circumstances.
- Şartları öğrenene kadar bir şey söyleyemezsin.
- if
- string
- stipulation
They released him with the stipulation that he should not go out of town until the investigation was complete.
- Soruşturma tamamlanana kadar kasabadan çıkmaması şartıyla onu serbest bıraktılar.
- (Hukuk) term, provision, charter, requirement
- reserve
- understanding
- necessarily
Things that you see with your eyes are not necessarily true.
- Gözünüzle gördüğünüz şeylerin doğru olması şart değil.
- state
- reservation
- condition, stipulation, provision; article, clause koşul
- must
Tom must choose the second-best policy according to the circumstances.
- Tom şartlara göre, ikinci en iyi politikayı seçmeli
- proviso
- essential
- weather
Due to the bad weather, the game was cancelled.
- Kötü hava şartlarından dolayı oyun iptal edildi.
Due to the bad weather, the game was called off.
- Kötü hava şartları nedeniyle oyun iptal edildi.
- (Kanun) charter
- imperative
Setting limits is imperative.
- Sınırları kurmak şarttır.
It is imperative that we find another way out of this situation.
- Bu duruma başka bir çıkar yol bulmamız şart.
- article
- qualification
- subjunctive
- term
We expected better terms.
- Daha iyi şartlar bekliyorduk.
I'll agree to the terms if you lower the price.
- Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
- şart koşmak
- stipulate
- şartlar
- conditions
They want to better their working conditions.
- Çalışma şartlarını iyileştirmek istiyorlar.
There is an urgent need for improved living conditions.
- Gelişmiş yaşam şartlarına acil bir ihtiyaç var.
- şart koşma
- stipulation
- şart koşmak
- condition
- şart altında olmak
- stipulation, with the stipulation
- şart koşmak
- Stipulate, lay down as a condition
- şart cümlesi
- conditional clause
- şart değil
- not necessarily
- şart etmek
- to swear (to do or not to do something) by all that one holds dear
- şart kipi
- conditional mood
- şart kipi
- conjunctive mood
- şart koymak
- postulate
- şart koymak
- qualify
- şart koymak
- lay down as a condition
- şart koymak
- stipulate
- şart koşmak
- lay down as a condition
- şart koşmak
- to stipulate, to provide
- şart koşmak
- lay down
- şart koşmak
- provide
- şart koşmak/koymak
- to lay (something) down as a condition
- şart olmak
- to be obligatory, be mandatory, be imperative
- şart olmak
- to become inevitable
- şart olmayan
- unessential
- şart olsun!
- (Konuşma Dili) I swear by all I hold dear that this is true!
- şart şurt tanımamak
- to refuse to be bound by any condition or stipulation
- şartlar
- {i} circumstances
I wish we could have met under better circumstances.
- Keşke daha iyi şartlar altında görüşebilseydik.
Under the circumstances we have no choice but to surrender.
- Bu şartlar altında teslim olmaktan başka seçeneğimiz yok.
- şartlar
- {i} context
- şartlar
- {i} terms
According to the terms of the contract, your payment was due on May 31st.
- Sözleşme şartlarına göre, ödemenizin vadesi 31 Mayısta idi.
I'll agree to the terms if you lower the price.
- Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
- şartlar
- {i} situation
He can explain the situation.
- O, şartları açıklayabilir.
The situation was unbearable.
- Şartlar dayanılmazdı.
- şartlar
- {i} climate
- gerekli şart
- sine qua non
- gerekli şart
- essential condition
- sosyal şart
- (Politika, Siyaset) social charter
- yeter şart
- (Matematik) sufficient condition
- ön şart
- (Kanun) prerequisite
- ön şart
- prerequisite for
- şartlar
- discharge
- şartlar
- specifications
- dilek-şart kipi
- (Dilbilim) Subjunctive-conditional mood
- birinci şart
- main condition
- bozucu şart
- (Kanun) condition subsequent
- bozucu şart
- (Kanun) dissolving condition
- depozito bırakmak şart mı
- Is it necessary to put down a deposit
- dişi çekmeniz şart mı
- Is it necessary to pull it out
- fesih yetkisi veren şart
- cancel clause
- gizli şart
- hidden catch
- iradi şart
- law potestative condition
- kötü şart
- bad condition
- mali şart
- (Hukuk) financial reserve
- menfi şart
- (Kanun) negating condition
- olumsuz şart
- negative condition
- olumsuz şart
- awful condition
- olumsuz şart
- adverse condition
- olumsuz şart
- freak (weather) condition
- olumsuz şart
- dreadful condition
- ön şart
- (Hukuk) pre-condition
- şart koşmak
- lay down conditions
- şartlar
- circs
- şartlar
- state of affairs
- şartlar
- conjuncture
- şartlar
- specification