Here’s a good potluck of beans and stew.
When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.
- Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
Luckily, I was able to get the tickets yesterday.
- Şansa bak ki, biletleri dün almıştım.
He had the good fortune to marry a pretty girl.
- Güzel bir kızla evlenmek için iyi şansı vardı.
Her ability to amass a fortune is due to luck and hard work.
- Biriktirdiği serveti şansına ve çok çalışmasına borçlu.
Any chance you know where I put my keys?
- Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
This is your only chance.
- Bu senin yegâne şansın.
I happened along when the car hit the boy.
- Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.
Happiness in marriage is entirely a matter of chance.
- Evlilikte mutluluk tamamen şans işi.
He had the good fortune to find a good wife.
- Onun iyi bir karı bulmak için iyi şansı vardı.
She had the good fortune to get into the school she wanted to.
- Şanslıydı ki istediği okula girdi.
Please give me one more shot.
- Lütfen bana bir şans daha verin.
I've never seen a shot like that.
- Hiç böyle bir şans görmemiştim.
I knew that I'd break her heart, but I had no choice.
- Onun kalbini kıracağımı biliyordum ama hiç şansım yoktu.
This is the big break I've been waiting for.
- Bu beklediğim büyük şans.
You're lucky Tom didn't hit you.
- Tom sana çarpmadığı için şanslısın.
I should've hit Tom while I had the chance.
- Şansım varken Tom'u vurmalıydım.
I wish you good luck.
- Sana iyi şanslar diliyorum.
The people exulted over their good luck.
- İnsanlar iyi şanslarıyla övündüler.
I am giving you a star.
- Sana bir şans veriyorum.
There is no one who is born under an unlucky star, there are only people who cannot read the sky.
- Şanssız bir yıldızın altında doğmuş olan kimse yoktur, sadece gökyüzünü okuyamayan insanlar vardır.
We have the opportunity to make some changes.
- Bazı değişiklikler yapma şansımız var.
Tom deserves another opportunity.
- Tom başka bir şansı hak ediyor.
Goodbye and good luck.
- Güle güle ve iyi şanslar.
The people exulted over their good luck.
- İnsanlar iyi şanslarıyla övündüler.