It was nothing but a joke.
- Bu şakadan başka bir şey değildi.
It was just a joke. Lighten up!
- Sadece bir şakaydı.Aydınlat!
Lucy was bantered by her grandparents.
- Lucy'ye büyük ebeveynleri tarafından şaka yapıldı.
The conversation started with friendly banter but ended in bruises.
- Konuşma dostça şakayla başladı fakat morluklarla sona erdi.
Don't do such a thing in fun.
- Şakadan böyle bir şey yapmayın.
That joke wasn't funny.
- Bu şaka/fıkra komik değildi.
Life is a jest, and all things show it, I thought so once, and now I know it.
- Bir zamanlar hayatın bir şaka olduğunu, her şeyin de bunu gösterdiğini düşünürdüm. Artık biliyorum.
The squirrel that you kill in jest, dies in earnest.
- Şakacıktan öldürdüğün sincap ciddi olarak ölür.
This was meant as a joke.
- Bu bir şaka olarak yapılmıştı.
He said it merely as a joke.
- O, onu sadece bir şaka olarak söyledi.
This is no time for joking.
- Şaka yapma zamanı değil.
Tom laughed before he realized Mary wasn't joking.
- Tom Mary'nin şaka yapmadığını fark etmeden önce güldü.