şahsen

listen to the pronunciation of şahsen
التركية - الإنجليزية
personally

I know Tom personally. - Tom'u şahsen tanırım.

I tell you that I am personally against abortion. - Şahsen ben kürtaja karşı olduğumu söylüyorum.

personally; in person; by sight
personally, for my part
(knowing someone) by sight only
in person, personally
in person

Tom wanted to thank Mary in person. - Tom Mary'ye şahsen teşekkür etmek istedi.

She will be glad if you go to see her in person. - Onu şahsen görmeye gidersen, o memnun olur.

face to face
in the flesh
by sight

Sami knows everyone by sight. - Sami herkesi şahsen bilir.

I know him by name, but not by sight. - Onu ismen tanırım fakat şahsen değil.

life
inpropriapersona
şahsen mahkemeye çağrılmak
(Hukuk) summoned in person
sen şahsen
you personally
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Yalnız uzaktan görerek
(Osmanlı Dönemi) Şahıs olarak, ferd olarak. Şahısça, kendi
Tanışmadan, dış görünüşü ile, uzaktan
Kendi (kendim, kendin ...), bizzat: "İngiltere sefiri, kendi devletinin prensibini burada şahsen de takip ediyor."- E. E. Talu
Kendi (kendim, kendin...), bizzat
şahsen
المفضلات