This explanation sounds confusing.
- Bu açıklama şaşırtıcı gibi geliyor.
I find this confusing.
- Bunu şaşırtıcı buluyorum.
It is amazing; you should have won the prize.
- Şaşırtıcı; ödülü kazanmalıydın.
It's amazing how much trouble Tom is able to get into.
- Tom'un başını bu kadar çok belaya sokması şaşırtıcı.
She bears a striking resemblance to Ingrid Bergman, one of the great cinema beauties.
- O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır,
It is surprising that your wife should object.
- Karının itiraz etmesi şaşırtıcı.
It's surprising that you haven't heard anything about her wedding.
- Onun düğünü hakkında bir şey duymamış olman şaşırtıcı.
Sami asked Layla a perplexing question.
- Sami, Leyla'ya şaşırtıcı bir soru sordu.
Doctors have discovered some startling facts.
- Doktorlar bazı şaşırtıcı gerçekleri keşfettiler.
The changes are startling.
- Değişiklikler şaşırtıcı.
Isn't that astounding?
- O şaşırtıcı değil mi?
The results were astounding.
- Sonuçlar şaşırtıcıydı.
Those numbers are staggering.
- Bu sayılar şaşırtıcı.
The enemy suffered staggering casualities.
- Düşman şaşırtıcı kayıplara maruz kaldı.
Your ignorance is astonishing.
- Cehaletiniz şaşırtıcı.
Your ignorance is astonishing!
- Senin cehaletin şaşırtıcı!
Forgetting to say the graduating student's name at the graduation ceremony was a colossal miss.
- Mezuniyet töreninde mezun olan öğrencilerin adlarını söylemeyi unutmak şaşırtıcı bir başarısızlıktır.
I can see how that would be puzzling.
- Bunun ne kadar şaşırtıcı olacağını görebiliyorum.
This is quite puzzling.
- Bu oldukça şaşırtıcı.
They're surprisingly good.
- Onlar şaşırtıcı biçimde iyiydi.
Tom's French is surprisingly good.
- Tom'un Fransızcası şaşırtıcı biçimde iyi.