Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

şaşırt

listen to the pronunciation of şaşırt
التركية - الإنجليزية
{f} bewildered
bewilder
{f} amazed

I was amazed at his abrupt resignation. - Onun ani istifası beni şaşırttı.

He amazed everyone by passing his driving test. - Sürücü sınavını geçerek herkesi şaşırttı.

{f} confounded
{f} dumfounding
{f} mystified
{f} confounding
{f} baffle

His memory baffles me. - Onun belleği beni şaşırtıyor.

That just baffles me. - O sadece beni şaşırtıyor.

took aback
{f} surprising

It's surprising that you haven't heard anything about her wedding. - Onun düğünü hakkında bir şey duymamış olman şaşırtıcı.

The number of people who die in traffic accidents is surprising. - Trafik kazalarında ölen insan sayısı şaşırtıcıdır.

dumfound
obfuscate
{f} astonished

The fearful noise astonished anyone coming for the first time. - Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.

{f} dumbfounding
{f} puzzle

His behavior puzzled me. - Onun davranışı beni şaşırttı.

He was puzzled by the question. - Soru onu şaşırtmıştı.

make confused
{f} puzzled

He was puzzled by the question. - Soru onu şaşırtmıştı.

What puzzled us was that he said he would not attend the meeting. - Bizi şaşırtan şey onun toplantıya katılmayacağını söylemesiydi.

{f} baffling
bedevil
mystify
{f} dumbfounded
{f} amazing

The fluency of your English is amazing. - Senin İngilizcenin akıcılığı şaşırtıcı.

It's amazing how much trouble Tom is able to get into. - Tom'un başını bu kadar çok belaya sokması şaşırtıcı.

{f} astounded
amaze

Her cleverness often amazes me. - Onun akıllılığı sık sık beni şaşırtır.

I was amazed at his abrupt resignation. - Onun ani istifası beni şaşırttı.

{f} surprise

His words surprised me. - Onun sözleri beni şaşırttı.

My decision to study abroad surprised my parents. - Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.

flabbergast
{f} nonplusing
{f} bewildering
take aback
perplexed
{f} stumping
astonish

The fearful noise astonished anyone coming for the first time. - Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.

The astonishing blow finished the match. - Şaşırtıcı darbe maçı bitirdi.

{f} astonishing

The astonishing blow finished the match. - Şaşırtıcı darbe maçı bitirdi.

The answer was pretty astonishing. - Cevap oldukça şaşırtıcıydı.

{f} flabbergasted
dumbfound
confuse

You're trying to confuse me. - Beni şaşırtmaya uğraşıyorsun.

His words confused me. - Onun sözleri beni şaşırttı.

taken aback
{f} puzzling

It was puzzling to me. - Benim için şaşırtıcıydı.

This is quite puzzling. - Bu oldukça şaşırtıcı.

mesmerize
{f} surprised

The news surprised him as much as it did me. - Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.

My decision to study abroad surprised my parents. - Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.

make flustered
nonplus
{f} mystifying
baffled
tookaback
perplex

Sami asked Layla a perplexing question. - Sami, Leyla'ya şaşırtıcı bir soru sordu.

disconcert
takenaback
takeaback
take#aback
şaşır
befuddle
şaşır
surprize at
şaşır
surprize by
şaşır
be amazed at
şaşır
befuddled