şıklar

listen to the pronunciation of şıklar
التركية - الإنجليزية
Stylish and
şık
stylish

Tom was voted Boston's most stylish man. - Tom, Boston'un en şık adamı seçildi.

These headphones are both stylish and comfortable. - Bu kulaklıklar hem şık hem de konforlu.

şık
{s} chic
şık
elegant

Manuela's dresses are very elegant. - Manuela'nın elbiseleri çok şık.

You look very elegant. - Çok şık görünüyorsun.

şık
smart

Tom admitted that he wears fake glasses because he wants to look smarter. - Tom daha şık görünmek istediği için sahte gözlük taktığını kabul etti.

Smart watches are becoming more and more popular. - Şık saatler gittikçe daha popüler oluyor.

şık
smartly

She's smartly dressed. - O, şık bir şekilde giyinmişti.

şık
{i} alternative
şık
{s} classy

Tom is a very classy guy. - Tom çok şık bir adam.

You're a very classy guy. - Sen çok şık bir adamsın.

şık
{s} smooth
şık
{s} dapper

He was a dapper man with a mustache that curled neatly at each tip. - O her ucundan özenle kıvrılmış bir bıyığı olan şık bir adamdı.

şık
{s} nifty
şık
{s} tidy
şık
{s} dandy
şık
{s} sleek
şık
dressy
şık
mod
şık
snappy
şık
gallant
şık
flossy
şık
natty
şık
posh
şık
sleeker
şık
{s} sharp
şık
case
şık
spruce
şık
swell

I think you're swell. - Şık olduğunu düşünüyorum.

şık
jaunty
şık
snazzy
şık
go go
şık
dandyish
şık
spiffy
şık
choice
şık
saucy
şık
flash
şık
spiffing
şık
very fitting, very suitable (reply)
şık
smug
şık
sporty
şık
rakish
şık
(giyinim) swell
şık
doggy
şık
smart, chic; fashionable, stylish
şık
dashing

Tom looked quite dashing. - Tom oldukça şık görünüyordu.

şık
alternative, choice seçenek, alternatif
şık
spicy
şık
nobby
şık
fashionable

Tom always wears fashionable clothes. - Tom her zaman şık kıyafetler giyer.

şık
option

I chose between two options. - Ben iki şıklar arasında seçtim.

We don't have a lot of options here. - Biz burada çok fazla şıklara sahip değiliz.

şık
{s} swish
şık
tonish
şık
up market
şık
{s} trig
şık
trim
şık
{s} swanky
şık
chipper

You're looking chipper. - Sen şık görünüyorsun.

şık
swagger
şık
nob
şık
{s} thoroughbred
şık
{s} streamlined
şık
in the ton
التركية - التركية

تعريف şıklar في التركية التركية القاموس.

şık
Yerinde, gereği gibi
şık
Güzel, modaya uygun giyinmiş olan
şık
Güzel, zarif, modaya uygun
şık
Güzel, modaya uygun giyinmiş olan: "Daima müzik vardı, şık kadınlar vardı."- H. E. Adıvar
şık
Bir konuda seçilebilecek yolların, alınabilecek kararların her biri, seçenek, alternatif
şıklar
المفضلات