Tom was voted Boston's most stylish man.
- Tom, Boston'un en şık adamı seçildi.
These headphones are both stylish and comfortable.
- Bu kulaklıklar hem şık hem de konforlu.
Manuela's dresses are very elegant.
- Manuela'nın elbiseleri çok şık.
You look very elegant.
- Çok şık görünüyorsun.
Tom admitted that he wears fake glasses because he wants to look smarter.
- Tom daha şık görünmek istediği için sahte gözlük taktığını kabul etti.
Smart watches are becoming more and more popular.
- Şık saatler gittikçe daha popüler oluyor.
She's smartly dressed.
- O, şık bir şekilde giyinmişti.
Tom is a very classy guy.
- Tom çok şık bir adam.
You're a very classy guy.
- Sen çok şık bir adamsın.
He was a dapper man with a mustache that curled neatly at each tip.
- O her ucundan özenle kıvrılmış bir bıyığı olan şık bir adamdı.
I think you're swell.
- Şık olduğunu düşünüyorum.
Tom looked quite dashing.
- Tom oldukça şık görünüyordu.
Tom always wears fashionable clothes.
- Tom her zaman şık kıyafetler giyer.
I chose between two options.
- Ben iki şıklar arasında seçtim.
We don't have a lot of options here.
- Biz burada çok fazla şıklara sahip değiliz.
You're looking chipper.
- Sen şık görünüyorsun.