ızdırap

listen to the pronunciation of ızdırap
التركية - الإنجليزية
agony

The task was total agony. - Görev tamamen ızdıraptı.

hurt
misery

Life is a great misery. - Yaşam büyük bir ızdırap.

distress
affliction
anguish

She takes a new lover while he is in anguish. - O ızdırap içinde iken yeni bir sevgili edinir.

torture
suffering

My daughter has been suffering from anorexia for four years already. - Kızım zaten dört senedir iştahsızlıktan ızdırap çekmekte.

pain

Tom has been in excruciating pain. - Tom ızdırap verici ağrı içindeydi.

You seem to be in pain. - Sen ızdırap içinde gibi görünüyorsun.

sting
trouble
ızdırap içinde
in pain
ızdırap vermek
grate
ızdırap çeken
suffering
الإنجليزية - التركية
bir şeyden pişman olma duygusu
ızdırap
المفضلات