Mother insists that we should be home by seven in the evening.
- Anne akşam yedide evde olmamız gerektiğinde ısrar ediyor.
Mr Johnson insists on his theory.
- Bay Johnson teorisinde ısrar ediyor.
To err is human, but to persist in error is diabolical.
- Hata yapmak insana mahsustur ama hatada ısrar etmek şeytanidir.
He persisted in accomplishing his original plan.
- O, orjinal planını başarıyla tamamlamakta ısrar etti.
She insisted that I should pay the bill.
- Benim faturayı ödemem gerektiği konusunda ısrar etti.
The lawyer insisted on his innocence.
- Avukat onun suçsuzluğu konusunda ısrar etti.