Tom insists on eating fruit every day.
- Tom her gün meyve yeme konusunda ısrar ediyor.
He insists on going to the park with his father.
- Babasıyla parka gitme konusunda ısrar ediyor.
The boy persisted in his opinion.
- Çocuk fikrinde ısrar etti.
He persisted in accomplishing his original plan.
- O, orjinal planını başarıyla tamamlamakta ısrar etti.
They insisted on my getting the work done by tomorrow.
- Onlar yarına kadar işi yaptırmamda ısrar ettiler.
She insisted that I should pay the bill.
- Benim faturayı ödemem gerektiği konusunda ısrar etti.