I didn't want to upset you.
- Seni üzmek istemedim.
We didn't want to upset them.
- Onları üzmek istemedik.
Reading this philosophy book is making me depressed.
- Bu felsefe kitabını okumak beni üzüyor.
Remembering it depressed me.
- Hatırlamak beni üzdü.
Remembering it depressed me.
- Hatırlamak beni üzdü.
Tom is depressed and upset.
- Tom depresif ve üzgün.
His sense of humor was self-deprecating, a sign of his low self-esteem.
- Espri anlayışı, düşük öz saygısının bir göstergesi olarak, kendini aşağılamak üzerine kuruluydu.
It was extremely distressing.
- O son derece üzücüydü.
Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
- Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.