Skirts this year reach a few centimeters above the knees.
- Bu yıl etekler dizin birkaç santimetre üzerine çıkıyor.
The bullet entered above the knee.
- Mermi dizin üzerine girdi.
A map is available upon request.
- İstek üzerine bir harita mevcuttur.
It is improper to impose sanctions upon the union.
- Sendika üzerine yaptırımlar uygulanması uygunsuz.
She wept over her son's death.
- Oğlunun ölümü üzerine ağladı.
He wept over his daughter's death.
- Kızının ölümü üzerine ağladı.
He is just passing the blame onto others.
- Suçu başkalarının üzerine atıyor sadece.
He folded the papers and threw them onto the table.
- O, kağıtları katladı ve masanın üzerine attı.
For my breakfast today: fried egg on toast with cheese.
- Bugünkü kahvaltım: peynirli tost üzerine sahanda yumurta.
Don't put anything on top of the box.
- Kutunun üzerine bir şey koymayın.
Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
- Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
Tom gave a five-minute presentation about the influence of the Vikings on world history.
- Tom, Vikingler'in dünya tarihine etkileri üzerine beş dakikalık bir sunum yaptı.
Have you ever had anything custom made?
- Hiç sipariş üzerine yapılmış bir şey yedin mi?
We can't help Tom with that.
- Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz.
Thereupon he let the cat out of the bag.
- Bunun üzerine baklayı ağzından çıkardı.
Have you ever had anything custom made?
- Hiç sipariş üzerine yapılmış bir şey yedin mi?
Bardağı masanın üstüne koy!
- Bardağı masanın üzerine koy!