تعريف üzücü في التركية الإنجليزية القاموس.
- sad
After hearing the sad news, she broke down in tears.
- Üzücü haberi duyduktan sonra, o, gözyaşları içinde yıkıldı.
Goodbyes are always sad.
- Vedalar her zaman üzücüdür.
- dismal
- worrying
I do a lot of worrying.
- Bir sürü üzücü şey yaptım.
- bother
- tristful
- upsetting
She found confrontations very upsetting.
- O, yüzleştirmeleri çok üzücü buldu.
I found it extremely upsetting.
- Bunu son derece üzücü buldum.
- dreary
- painfulness
- poignant
- cheerless
- tragic
- heartrending
- puzzling
- hearthbreaking
- pathetic
- vexatious
- dolorous
- grievous
- devouring
- harrowing
It was a harrowing experience.
- O üzücü bir deneyimdi.
- sorrowful
Everything is transient and therefore sorrowful.
- Her şey geçicidir ve bu nedenle üzücüdür.
- upsetting, distressing, or saddening (thing)
- rueful
- vexing
- painful
I hope it wasn't too painful.
- Umarım çok üzücü değildi.
- afflictive
- woeful
- heartbreaking
- trying
- regrettable
It is truly regrettable.
- O gerçekten üzücüdür.
That, while regrettable, is true.
- Üzücü olsa da, bu doğrudur.
- distressing
It was extremely distressing.
- O son derece üzücüydü.
- distressful
- worrisome
- sad, upsetting, distressing, bitter, heartrending, harrowing, poignant, dismal, pathetic, tragic
- heavy
- disappointing
- gnawing
- deplorable
This is a deplorable state of affairs.
- Bu üzücü bir durumdur.
- bitter
- saddest
The saddest part of the story remains to be told.
- Hikayenin en üzücü kısmı söylenilmek için kalır.
- üzücü olay
- sorrow
- üzücü durum
- dumps
- üzücü haber
- sad news
- üzücü olay
- sad incident
- üzücü olay
- heartbreaking incident
- üzücü bir şekilde
- distressfully
- üzücü bir şekilde
- afflictively
- üzücü bir şekilde
- heartrendingly
- üzücü bir şekilde
- grievously
- üzücü bir şekilde
- dolorously
- üzücü bir şekilde
- distressingly
- üzücü bir şekilde
- disappointingly
- üzücü bir şekilde
- disturbingly
- üzücü davranış
- (Politika, Siyaset) deplorable attitude
- üzücü duygu
- painful sensation
- üzücü olarak
- regrettably
- üzücü olmak
- be saddening
- üzücü olmak
- be upsetting
- üzücü olmak
- be distressing
- üzücü şekilde
- worrisomely
- üzücü şey
- discontent
- çok üzücü
- heartbreaking
- çok üzücü ve acıklı
- tragic
- esef verici; üzücü
- rue transmitter; sad
- hazin,üzücü
- sad, sad
- yorucu, üzücü, can sıkıcı
- exhausting, upsetting, frustrating
- son derece üzücü
- tear-jerker
- son derece üzücü bir şekilde
- devouringly
- çok üzücü afet
- (Çevre) disaster of extreme severity