John spoke in such a loud voice that I could hear him upstairs.
- John o kadar yüksek sesle konuştu ki onu üst kattan duyabildim.
Mr Hopkins spoke in such a loud voice that I could hear him upstairs.
- Bay Hopkins öyle bir yüksek sesle konuştu ki onu üst kattan duyabiliyordum.
We heard someone go upstairs.
- Birinin üst kata gittiğini duyduk.
I saw him coming upstairs.
- Onu üst kata gelişini gördüm.
There is a restaurant on the top floor.
- En üst katta bir restoran var.
He rented a room on the top floor in order to enjoy a good view.
- O iyi bir manzaranın tadını çıkarmak için üst katta bir oda kiraladı.