تعريف üniversite في التركية الإنجليزية القاموس.
- college
We cannot decide whether to go to college or not.
- Üniversiteye gidip gitmeyeceğimize karar veremeyiz.
My father would not permit me to go on to college.
- Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.
- university
My university friend is against terror.
- Üniversite arkadaşım terör karşıtı.
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine pachinko oynayarak tüm vaktini harcıyor.
- (Argo) uni
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine pachinko oynayarak tüm vaktini harcıyor.
Harvard University was founded in 1636.
- Harvard Üniversitesi, 1636'da kuruldu.
- slang bar; nightclub; place of amusement
- slang brothel, cathouse
- varsity
- üniversite bursu
- fellowship
- üniversite erkek öğrenci birliği
- fraternity
- üniversite mezunu
- bachelor
Aren't you a bachelor?
- Sen bir üniversite mezunu musun?
- üniversite okumak
- study in university
- üniversite sınavına girmek
- matriculate
- üniversite vakfı
- fellowship
- üniversite binası
- hall
- üniversite işbirliği
- university cooperation
- üniversite kenti
- (İnşaat) university town
- üniversite mezunu
- graduated
- üniversite mezunu
- (Eğitim) bachelor's degree
- üniversite senatosu
- (Eğitim) the university senate
- üniversite takvimi
- (Eğitim) university calendar
- üniversite yöneticileri
- university administrators
- üniversite öğretmeni
- fellow
- üniversite de
- university
- Üniversite Etütleri Enstitüsü
- (Hukuk) Institute for University Studies
- üniversite açmak
- establish a university
- üniversite bankacılığı
- (Ticaret) university banking
- üniversite bölgesi
- university zone
- üniversite deversi
- hilary term
- üniversite erkek öğrenci birliği
- frat
- üniversite genel sekreteri
- (Eğitim) acting secretary general
- üniversite günleri
- university days
- üniversite harcı
- university fee
- üniversite hastanesi
- training hospital
- üniversite ile ilgili
- collegiate
- üniversite kütüphaneleri
- university libraries
- üniversite mezuniyet kepi
- mortarboard
- üniversite mezuniyeti
- (Eğitim) undergraduate academic degree
- üniversite mezunları için okul
- graduate school
- üniversite mezunu
- graduate
I heard that even a lot of college graduates have to work for minimum wage.
- Çok sayıda üniversite mezununun bile asgari ücretle çalışmak zorunda olduklarını duydum.
Tom is a college graduate.
- Tom bir üniversite mezunu.
- üniversite mezunu
- postgraduate
- üniversite mezunu
- collegian
- üniversite mezunu
- graduate, bachelor
- üniversite mezunu
- colleger
- üniversite mezunu
- gownsman
- üniversite mezunu
- graduate student
- üniversite müzik grubu
- university band
- üniversite sonrası eğitimle ilgili
- postgraduate
- üniversite sözlüğü
- (Eğitim) collegiate dictionary
- üniversite sınavı
- matriculation
- üniversite sınırları içinde oturmayla ilgili
- parietal
- üniversite takımı
- varsity
- üniversite takımı
- varsity team
- üniversite takımı üyesi
- jayvee
- üniversite tercih formu
- (Eğitim) university preference form
- üniversite terk
- college drop out
- üniversite terk
- university drop out
- üniversite yayınları
- university publications
- üniversite yemekhanesi
- refectory
- üniversite yurdu
- hall of residence
- üniversite yönetim kurulu üyesi
- regent
- üniversite yılları
- university years
- üniversite çalışanları
- colloge employees
- üniversite ödemeleri
- (Ticaret) university payments
- üniversite öncesi özel okul
- preparatory school
- üniversite öncesi özel okul
- preparative school
- üniversite özerkliği
- university autonomy
- üniversite öğrencisi
- (Eğitim) college student
- üniversite öğrencisi
- undergraduate
- üniversite öğrencisi
- undergrad
He is an undergraduate in the law department.
- O, hukuk bölümünde bir üniversite öğrencisidir.
- üniversite öğrencisi
- (Eğitim) collegian
- üniversite öğrencisine ait
- undergraduate
- üniversite öğrencisiyim
- i am a university student
- üniversite üyesi
- gownsman
- üniversite üyesi olmak
- matriculate
- avrupa üniversite enstitüsü
- (Politika, Siyaset) european university institute
- açık üniversite
- open university
- lise veya üniversite
- alma mater
- üniversiteler
- universities
It is known all over the world that, in Japan, students have to take difficult entrance examinations to enter universities.
- Japonya'da öğrencilerin üniversitelere girmek için zor sınavlara girmeleri gerektiği tüm dünyada bilinmektedir.
The University of Coimbra was established in 1290. It is one of the oldest universities in continuous operation in the world.
- Coimbra Üniversitesi 1290 yılında kurulmuştur. Avrupa'da ve dünyada sürekli çalışmakta olan en eski üniversitelerinden biridir.
- özel üniversite
- Private university
- bağlı yüksekokulları olan üniversite
- collegiate
- ortaçağda üniversite eğitmeni
- schoolman
- parlamentodaki kasaba veya üniversite temsilcisi
- burgess
- yatılısı olan üniversite
- residential university
- yazma (okul/üniversite vb'ne)
- put someone down for
- çeşitli dallarda eğitim veren teknik üniversite
- polytechnic