ücretlidir

listen to the pronunciation of ücretlidir
التركية - الإنجليزية
fee-paying
Fee-paying is used to talk about institutions or services which people have to pay to use, especially ones which are often provided free. fee-paying schools. fee-paying postgraduate students
ücret
price

Tom won't lower the price. - Tom ücreti indirmeyecek.

What's the price of this umbrella? - Bu şemsiyenin ücreti nedir?

ücret
fee

How much is the entrance fee? - Giriş ücreti ne kadardır?

The lawyer's fee was very high. - Avukatın ücreti çok yüksekti.

ücret
{i} wage

My monthly wage is 300,000 yen. - Benim aylık ücret 300.000 yen.

The leaders of the Union agitated for higher wages. - Sendikanın liderleri, daha yüksek ücret için ortalığı karıştırıyorlardı.

ücret
charge

Are the tip and service charge included? - Bahşiş ve servis ücreti dahil mi?

What are the charges in this hotel? - Bu otelde ücretler nedir?

ücret
cost

How much does it cost to get in? - Giriş ücreti ne kadar?

The cost of the air fare is higher than of the rail fare. - Uçak bileti ücretinin tutarı tren bileti ücretinden daha yüksek.

ücret
pay

Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work. - Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.

How much is your hourly pay? - Saatlik ücretin ne kadar?

ücret
wages

The policemen demanded higher wages. - Polisler daha yüksek ücretler talep ettiler.

The leaders of the Union agitated for higher wages. - Sendikanın liderleri, daha yüksek ücret için ortalığı karıştırıyorlardı.

ücret
{i} rate

Show me a list of your rates, please. - Bana ücretlerinin bir listesini göster, lütfen.

Is there a special rate for this tour? - Bu tur için özel bir ücret var mı?

ücret
payment

The fee includes the payment for professional services needed to complete the survey. - Araştırmayı tamamlamak için gereken mesleki hizmetler ücrete dahildir.

ücret
wages, pay, payment, screw; fee; cost, price
ücret
{i} hire

We've hired Tom to paint our garage. - Garajımızı boyaması için Tom'u ücretle tuttuk.

It wasn't my idea to hire him. - Onu ücretle çalıştırmak benim fikrim değildi.

ücret
{i} terms
ücret
{i} remuneration

The professor who invented it has the right to reasonable remuneration from the university. - Onu icat eden profesör, üniversiteden makul bir ücret hakkına sahip

ücret
dock
ücret
tollage
ücret
remunerate
ücret
paying

If necessary, I have no objection to paying a special fee. - Eğer gerekliyse, özel bir ücret ödemeye hiçbir itirazım olmaz.

I have no objection to paying a special fee if it is necessary. - Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.

ücret
money

I'm not the only one who doesn't have enough money to pay the membership fee. - Üyelik ücretini ödemek için yeterli paraya sahip olmayan tek kişi ben değilim.

ücret
(Ticaret) term
ücret
(Latin) tributum
ücret
earning

A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty. - Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.

ücret
(Ticaret) labor union
ücret
emoluments
ücret
consideration
ücret
charged in
ücret
wage rate
ücret
(Hukuk) charge, earnings, remuneration, wage
ücret
stipend
ücret
charge (for a hotel room, a service)
ücret
honorarium
ücret
salary

The workers pushed for a raise in salary. - İşçiler ücret artışı istediler.

What's the minimum salary in Russia? - Rusya'da asgari ücret ne kadar?

ücret
earnings

A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty. - Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.

ücret
dues

Those who have not paid their dues are asked to see me at the end of class. - Ücretlerini ödememiş olanların dersin sonunda beni görmeleri isteniyor.

ücret
fee, remuneration; wage; salary
ücret
emolument
التركية - التركية

تعريف ücretlidir في التركية التركية القاموس.

ÜCRET
(Osmanlı Dönemi) Hizmet karşılığı verilen şey
Ücret
(Osmanlı Dönemi) HUFARE
Ücret
(Osmanlı Dönemi) ŞEBR
ücret
Kiralanan veya satın alınan bir şey için ödenen para: "Fiyatından daha yüksek bir ücretle satın aldı."- P. Safa
ücret
Kiralanan veya satın alınan bir şey için ödenen para
ücret
İş gücünün karşılığı olan para ve mal: "Ücret emeğin karşılığıdır."- Anayasa
ücret
İş gücünün karşılığı olan para ve mal
ücretlidir
المفضلات