They announced an increase in tuition fees.
- Öğrenim ücretlerindeki bir artışı duyurdular.
He depends on his parents for his university fees.
- O, üniversite ücretleri için ebeveynlerinin eline bakıyor.
What's the price of this umbrella?
- Bu şemsiyenin ücreti nedir?
The price includes the postage charge.
- Fiyata posta ücreti dahildir.
The lawyer's fee was very high.
- Avukatın ücreti çok yüksekti.
The net-cafes here cater to students; fees start at around a pound an hour.
- Buradaki net-kafeler öğrencilere yiyecek ve içecek sağlamaktadır; ücretler yaklaşık saati bir pounddan başlamaktadır.
My monthly wage is 300,000 yen.
- Benim aylık ücret 300.000 yen.
The union won a 5% wage increase.
- Sendika, % 5 oranında ücret artışı kazandı.
Are the tip and service charge included?
- Bahşiş ve servis ücreti dahil mi?
I got the ticket free of charge.
- Bileti ücretsiz aldım.
How much does it cost to get in?
- İçeri girmenin ücreti ne kadar?
The biggest concern is cost.
- En büyük kaygı ücret.
You need to pay extra for the batteries.
- Piller için ekstra ücret ödemeniz gerekir.
Poor Japanese immigrants were willing to work for low pay.
- Fakir Japon göçmenler düşük ücretle çalışmaya istekliydiler.
One-fifth of my wages go to taxes.
- Ücretlerimin beşte biri vergilere gidiyor.
The manager advanced him two weeks' wages.
- Yönetici ona iki haftalık ücreti avans verdi.
Show me a list of your rates, please.
- Bana ücretlerinin bir listesini göster, lütfen.
I have to pay high rates to the boarding.
- Pansiyona yüksek ücretler ödemek zorundayım.
The fee includes the payment for professional services needed to complete the survey.
- Araştırmayı tamamlamak için gereken mesleki hizmetler ücrete dahildir.
We've hired Tom to paint our garage.
- Garajımızı boyaması için Tom'u ücretle tuttuk.
It wasn't my idea to hire him.
- Onu ücretle çalıştırmak benim fikrim değildi.
The professor who invented it has the right to reasonable remuneration from the university.
- Onu icat eden profesör, üniversiteden makul bir ücret hakkına sahip
If necessary, I have no objection to paying a special fee.
- Eğer gerekliyse, özel bir ücret ödemeye hiçbir itirazım olmaz.
I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
- Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
I'm not the only one who doesn't have enough money to pay the membership fee.
- Üyelik ücretini ödemek için yeterli paraya sahip olmayan tek kişi ben değilim.
A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty.
- Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.
What's the minimum salary in Russia?
- Rusya'da asgari ücret ne kadar?
What's the minimum salary in Italy?
- İtalya'da asgari ücret nedir?
A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty.
- Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.
Those who have not paid their dues are asked to see me at the end of class.
- Ücretlerini ödememiş olanların dersin sonunda beni görmeleri isteniyor.