Sürprizleri sever misin?
- Magst du Überraschungen?
Tom başından beri sürpriz parti hakkında biliyordu.
- Tom wusste schon die ganze Zeit von der Überraschungsparty.
Tom hayretle etrafına bakındı.
- Tom glanced around in astonishment.
Tom hayretle Mary'ye baktı.
- Tom stared at Mary in astonishment.
Ona şaşkınlıkla baktı.
- He stared at her in astonishment.
O şaşkınlık içinde ona baktı.
- She stared at him in astonishment.
O, gerçeği öğrendiğinde, ona büyük sürpriz oldu.
- Great was her surprise when she knew the fact.
Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
Burada ne yapıyorsun? diye şaşkınlıkla bana sordu.
- What are you doing here? he asked me in surprise.
Mary şaşkınlıkla ona baktı.
- Mary stared back at him in surprise.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
It's not much of a surprise, is it?
- Das ist keine große Überraschung, oder?
Jason was a taciturn individual, so it was always a real surprise when he said anything.
- Jason war ein wortkarges Individuum, daher war es immer eine echte Überraschung, wenn er etwas sagte.