üçte

listen to the pronunciation of üçte
التركية - الإنجليزية
thirds

Two thirds of the work is finished. - İşin üçte ikisi bitti.

Two thirds of the students came to the reunion. - Öğrencilerin üçte ikisi toplantıya geldi.

{n} a third part of an estate belonging to the widow of a deceased person
plural of third
üçte iki
two-thirds

The population of my city is about two-thirds as large as that of this city. - Benim şehrin nüfusu bu şehrin üçte ikisi kadar büyüktür.

Two-thirds of the earth's surface is covered with water. - Dünya yüzeyinin üçte ikisi su ile örtülüdür.

üçte bir
third

She spends over a third of her time doing paperwork. - O, zamanının üçte birini evrak işleri yaparak geçirir.

One third of the friends I grew up with are dead. - Birlikte büyüdüğüm arkadaşlardan üçte biri öldü.

üçte ikisi
two out of three
üç
three

This is a three-star hotel; three hundred dollars a night. - Burası üç yıldızlı bir oteldir; bir gece üç yüz dolardır.

And I will raise it again in three days. - Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım.

üç
tri
üç
ternate
üçte bir
one third

One third of children who die before the age of 5 die from malnutrition. - 5 yaşından önce ölen çocukların üçte biri yetersiz beslenmeden ölüyor.

One third of the friends I grew up with are dead. - Birlikte büyüdüğüm arkadaşlardan üçte biri öldü.

on üçte bir
thirteenth
التركية - التركية

تعريف üçte في التركية التركية القاموس.

üç
3
Üç
(Osmanlı Dönemi) SELASE
Üçte bir
(Hukuk) SÜLÜS
Üçte iki
(Hukuk) SÜLÜSAN
üç
İkiden sonra gelen sayının adı
üç
Bu sayıyı gösteren 3, III rakamlarının adı. İkiden bir artık
üçte bir
(Osmanlı Dönemi) salis
üçte
المفضلات