He is one of the original settlers. When he arrived, there were no buildings for miles around.
- O özgün yerleşimcilerden biridir. O geldiğinde millerce mesafede hiç ev yoktu.
Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful.
- Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.