تعريف özellikle (a) في التركية الإنجليزية القاموس.
- particular(a)
- separate and distinct from others of the same group or category; "interested in one particular artist"; "a man who wishes to make a particular woman fall in love with him
- separate and distinct from others; "an exception in this particular case"
- providing specific details or circumstances; "a particular description of the room"
- unique or specific to a person or thing or category; "the particular demands of the job"; "has a paraticular preference for Chinese art"; "a peculiar bond of sympathy between them"; "an expression peculiar to Canadians"; "rights peculiar to the rich"; "the special features of a computer"; "my own special chair"
- özellikle
- specially
- özellikle
- particularly
I don't think Tom is particularly handsome.
- Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
Tom wasn't feeling particularly talkative.
- Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
- özellikle
- especially
We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep.
- Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.
It is especially hot today.
- Hava bugün özellikle çok sıcak.
- özellikle
- in particular
I don't want to go anywhere in particular.
- Ben özellikle bir yere gitmek istemiyorum.
I remember one poem in particular.
- Özellikle bir şiiri hatırlıyorum.
- özellikle
- nominately
- özellikle
- for one
I, for one, don't like pictures like this.
- Ben özellikle bu tür resimleri sevmiyorum.
- özellikle
- vibration
- özellikle
- most particularly
- özellikle
- all
Could you explain all the safety features to me once again?
- Bana bir kez daha tüm güvenlik özelliklerini açıklayabilir misin?
North Africans are more or less like Italians. We're all people who live around the Mediterranean Sea and we share many cultural traits.
- Kuzey Afrikalılar az çok İtalyanlar gibidirler. Hepimiz Akdeniz çevresinde yaşayan insanlarız ve birçok kültürel özellikleri paylaşırız.
- özellikle
- most especially
- özellikle
- exclusively
This bookstore deals exclusively in old and rare books.
- Bu kitapçı özellikle eski ve nadir kitaplarla ilgileniyor.
- özellikle belirtmek
- point to
- özellikle, ençok, üstelik, hususiyetle
- In particular, Martin Luther King, moreover, with characteristics
- yuva yapan (özellikle kuş)
- nester
- özellikle
- particularly, especially
- özellikle
- notedly
- özellikle
- above all
She is reputable, rational and above all pretty.
- O, saygın rasyonel ve özellikle güzel.
- özellikle
- principally
- özellikle
- in especial
- özellikle
- particularly, specially; in particular; especially
- özellikle
- expressly
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.
- özellikle belirtilmemiş
- unspecified
- özellikle bunun için
- ad hoc
- özellikle dikkat etmek
- pay particular attention
- özellikle ilgili .... nin ... numaralı maddelerini
- (Hukuk) in particular article(s) ... thereof