özellikle

listen to the pronunciation of özellikle
التركية - الإنجليزية
specially
particularly

I'm not particularly keen on this kind of music. - Bu tür müziğe özellikle düşkün değilim.

I don't think Tom is particularly handsome. - Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.

especially

I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian. - Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.

Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant. - Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.

in particular

I remember one poem in particular. - Özellikle bir şiiri hatırlıyorum.

I don't want to go anywhere in particular. - Ben özellikle bir yere gitmek istemiyorum.

nominately
for one

I, for one, don't like pictures like this. - Ben özellikle bu tür resimleri sevmiyorum.

vibration
most particularly
all

I'm particularly impressed that Tom could remember all of our names. - Tom'un tüm isimlerimizi hatırlayabilmesinden özellikle etkilendim.

That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt. - O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.

most especially
exclusively

This bookstore deals exclusively in old and rare books. - Bu kitapçı özellikle eski ve nadir kitaplarla ilgileniyor.

particularly, especially
notedly
above all

She is reputable, rational and above all pretty. - O, saygın rasyonel ve özellikle güzel.

principally
in especial
particularly, specially; in particular; especially
expressly

We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one. - Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.

notably

She had many awards, notably a Nobel Prize. - Onun çok ödülü vardı, özellikle bir Nobel Ödülü.

peculiarly
designedly
specifically

The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner. - Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.

Specifically, I'm a university lecturer. - Özellikle, ben bir üniversite okutmanıyım.

not least
particularly as
especially as
tempest
özellikle belirtmek
point to
özellikle, ençok, üstelik, hususiyetle
In particular, Martin Luther King, moreover, with characteristics
özellikle belirtilmemiş
unspecified
özellikle bunun için
ad hoc
özellikle dikkat etmek
pay particular attention
özellikle ilgili .... nin ... numaralı maddelerini
(Hukuk) in particular article(s) ... thereof
yuva yapan (özellikle kuş)
nester
التركية - التركية
Özel olarak, her şeyden önce, hele, bilhassa, hususuyla: "Eşiğinde bulunduğu delilik üzerine konuşmaktan özellikle zevk alırmış."- H. Taner
Özel olarak, her şeyden önce, hele, bilhassa, hususuyla
(Hukuk) HASSATEN
mahsusen
özellikle
المفضلات