I want specific information.
- Özellikli bilgi istiyorum.
I wish I could be more specific.
- Keşke daha özel olabilsem.
This is a very exclusive club.
- Bu çok özel bir kulüp.
The privilege is reserved exclusively for women.
- Ayrıcalık özel olarak kadın için ayrılmıştır.
We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep.
- Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.
It is especially hot today.
- Hava bugün özellikle çok sıcak.
I don't think Tom is particularly handsome.
- Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
I am pleased with this vivid portrait in particular.
- Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.
Tom has a personal bodyguard.
- Tom'un özel koruması var.
This is Tom Jackson, my personal assistant.
- Bu Tom Jackson, benim özel asistanım.
The press is interested in his private life.
- Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
- Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
The television show was interrupted by a special news report.
- Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
The dedicated bike zone is most often at the rear of the train.
- Özel bisiklet bölgesi çoğunlukla trenin arkasındadır.
Tom is a dedicated teacher.
- Tom özel bir öğretmendir.
You handled that particular problem very well.
- O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.
Laura is very particular about her clothes.
- Laura elbiseleri hakkında çok özel.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
- ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Each language has its peculiarities.
- Her dilin özellikleri vardır.
You are trespassing on private property.
- Özel mülkiyete izinsiz giriyorsunuz.
You are not allowed here. This is private property.
- Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
- Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.
I don't need a tutor!
- Bir özel öğretmene ihtiyacım yok!
I've hired a private tutor to help me practice my German conversation.
- Ben benim Alman konuşmamı pratik etmeme yardım etmesi için özel öğretmen tuttum.
Tom never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında Tom asla içki içmez.
He never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında asla içmez.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
What's Tom's specialty?
- Tom'un özel ürünü nedir?
Tom's car is still in the driveway.
- Tom'un arabası hâlâ özel araba yolunda.
Tom's car is parked in the driveway.
- Tom'un arabası özel araba yoluna park ediliyor.
Your initial order is subject to a special discount of 5%.
- İlk siparişiniz% 5 oranında özel indirime tabidir.
We'll have some exceptions.
- Bazı özel durumlarımız olacak.
Is this a public or private company?
- Bu bir kamu ya da özel şirket mi?
Do you go to a private school?
- Özel okula gidiyor musun?
Tom goes to a top private school.
- Tom en iyi bir özel okula gidiyor.
Businesses have created more than 9.7 million private sector jobs in the past 52 months.
- İşletmeler, son 52 ay içinde 9.7 milyondan fazla özel sektör istihdamı yarattılar.
Private lessons are also available.
- Özel dersler de mevcuttur.
We need some coaching.
- Biraz özel derse ihtiyacımız var.
Mary gives private tuition in English, so that she can finance her studies.
- Mary, özel derslerini ingilizce olarak verir, böylece çalışmalarını finanse edebilir.
He never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında asla içmez.
Tom never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında Tom asla içki içmez.
The special effects are excellent.
- Özel efektler mükemmel.
We have lobsters only on special occasions.
- Sadece özel günlerde ıstakoz yeriz.
On special occasions, some people wear jewels.
- Özel günlerde, bazı insanlar mücevher takar.
Today's your special day.
- Bugünün senin özel günün.