تعريف ötesi في التركية الإنجليزية القاموس.
- beyond
Some things in life are beyond our ability to control.
- Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
- Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
- infra
The larger church organs use infrasound, which people do not hear, but feel as vibrations in their bodies.
- Daha büyük kilise organları insanların duymadığı vücutlarında titreşim olarak hissettiği ses ötesi kullanıyor.
- öte
- beyond
Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
- Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.
- Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.
- ötesi berisi
- 1. his goods and possessions. 2. here and there (on something or someone)
- ötesi can sağlığı
- (Konuşma Dili) (I've done what I could.) All I can do now is hope for the best!
- ötesi var mı
- (Konuşma Dili) 1. Stick that in your pipe and smoke it! 2. We can't hope for anything worse than this
- ötesi what follows;
- the rest
- ötesi çıkmaz sokak
- (Konuşma Dili) This plan (or way of doing things) will get you nowhere
- öte
- {e} above
Above and beyond this, he can read Hebrew.
- Bunun ötesinde İbranice okuyabilir.
You must, above all, be faithful to your friends.
- Her şeyin ötesinde arkadaşlarına sadık olmalısın.
- kızıl ötesi
- (Gıda) infrared
- öte
- the further side, the other side; the rest, the other; farther, further, beyond
- öte
- meta
- duyu ötesi
- (Tıp) extrasensory
- duyu ötesi algı
- (Pisikoloji, Ruhbilim) extrasensory perception
- kızıl ötesi
- (Askeri) infra-red
- kızıl ötesi
- (Otomotiv) ultraviolet
- kızıl ötesi
- (Fotoğrafçılık) infra red
- modern ötesi
- postmodern
- normal ötesi
- (Pisikoloji, Ruhbilim) paranormal
- sahil ötesi platformları
- (Coğrafya) offshore platform
- ses ötesi
- ultrasonic
- ses ötesi
- transonic
- ufuk ötesi
- (Askeri) over the horizon
- ufuk ötesi
- beyond-the-horizon
- öte
- past
The post office is just past the bank.
- Postane tam bankanın ötesinde.
- öte
- far
Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
- Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
The questions involved go far beyond economics.
- Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
- kırmızı ötesi
- infrared
- sınır ötesi
- Cross-border
- Geliştirilmiş Kızıl ötesi görüşlü Hedefleme; amfibi görev kuvveti; Alkol, Tütün
- (Askeri) Advanced Targeting FLIR; amphibious task force; Bureau of Alcohol, Tobacco and Firearms (TREAS)
- avrupa ötesi
- (Politika, Siyaset) trans-european
- diğer; ufuk ötesi
- (Askeri) other; over the horizon
- elektro-optik-kızıl ötesi
- (Askeri) electro-optical-infrared
- etki ötesi
- (Tıp) after-effect
- kutup ötesi
- transpolar
- kızıl ötesi film
- (Askeri) infra-red film
- kızıl ötesi görüş
- (Askeri) forward looking infra-red
- kızıl ötesi mikroskop
- (Tıp) infra red microscope
- kızıl ötesi nem ölçer
- (İnşaat) infrared moisture meter
- kızıl ötesi radyasyon
- (Otomotiv) ultraviolet radiation
- kızıl ötesi tarayıcı
- (Askeri) infra-red line scanning device
- kızıl ötesi ışınlar
- (Askeri) infra-red rays
- kızıl ötesi ışınlar
- (Tıp) infrared radiation
- mor ötesi görüntü
- (Askeri) ultraviolet imagery
- odak ötesi uzunluğu
- (Askeri) hyperfocal distance
- ruhbilim ötesi
- parapsychology
- sınır ötesi
- transfrontier
- sınır ötesi etkisi
- (Hukuk) cross-border impact
- sınır ötesi gözleme
- (Hukuk) cross-border observation
- sınır ötesi güvenlik kuşağı
- (Hukuk) crossborder security zone
- sınır ötesi izleme
- (Hukuk) cross-border surveillance (by placing a tracking device on a vehicle or a person)
- sınır ötesi operasyonlar
- (Hukuk) cross-border operations
- sınır ötesi takip
- (Hukuk) (sıcak) cross-border pursuit, hot pursuit
- ufuk ötesi dağılmış radyasyon radarı
- (Askeri) over-the-horizon backscatter (radar)
- ufuk ötesi hedef tespiti
- (Askeri) over-the-horizon targeting
- ufuk ötesi lojistik hizmeti
- (Askeri) logistics over-the-shore
- ulus-ötesi hukuk
- (Hukuk) transnational law
- yeniden yerleştirilebilir ufuk ötesi dağılma radarı
- (Askeri) relocatable over-the-horizon backscatter radar (USN)
- öte
- the other side
Sami was on the other side.
- Sami öteki taraftaydı.
- öte
- over
- öte
- trans
- öte
- other, yonder, far (side)
- öte
- the further side of, the other side of
- öte
- further