The solution of one may prove to be the solution of the other.
- Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
This car has a better performance than that one.
- Bu araba ötekinden daha iyi bir çalışmaya sahip.
This car has a better performance than that one.
- Bu araba ötekinden daha iyi bir performansa sahip.
The other team took us lightly.
- Öteki takım bizi hafife aldı.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
It's better than the alternative.
- Bu, ötekinden daha iyi.
When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.
- Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.
This work is beyond my grasp.
- Bu iş benim kavramamın ötesindedir.
He is above doing such a thing.
- O öyle bir şey yapmanın ötesinde.
You must, above all, be faithful to your friends.
- Her şeyin ötesinde arkadaşlarına sadık olmalısın.
The post office is just past the bank.
- Postane tam bankanın ötesinde.
Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
- Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
Its modernization was far beyond my expectations.
- Onun modernizasyonu beklentilerimin çok ötesindeydi.
Sami was on the other side.
- Sami öteki taraftaydı.