öte

listen to the pronunciation of öte
التركية - الإنجليزية
beyond

This work is beyond my grasp. - Bu iş benim kavramamın ötesindedir.

Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office. - Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.

the further side, the other side; the rest, the other; farther, further, beyond
past

The post office is just past the bank. - Postane tam bankanın ötesinde.

the other side

Sami was on the other side. - Sami öteki taraftaydı.

above

You must, above all, be faithful to your friends. - Her şeyin ötesinde arkadaşlarına sadık olmalısın.

He is above doing such a thing. - O öyle bir şey yapmanın ötesinde.

meta
over
trans
other, yonder, far (side)
the further side of, the other side of
further
far

They walked three miles farther. - Onlar üç mil öteye yürüdü.

He went no farther than the gate. - Kapıdan daha öteye gitmedi.

daha öte
further
öte gün
Beyond day
öte gün prov
a few days ago
öte yandan
at the same time, on the other hand
öte yandan
at the same time
daha öte
farther
yolun öte tarafında
across the board
yolun öte tarafında
across the way
diğer yandan, öte yandan
other hand, on the other hand
den öte
beyond
التركية - التركية
Konuşanın temel olarak aldığı bir şeyden daha uzak olan yer veya şey, mavera: "Köşklerin biraz ötesinde köy kulübelerine benzer derme çatma evler görülürdü."- R. E. Ünaydın
Bulunulan yere göre karşı yanda olan
Daha fazla, çok
Bir şeyin arkadan gelen bölümü
Bulunulan yere göre karşı yanda olan: "Evimizin bir yanı bahçe, öte yanı sokaktı."- M. Ş. Esendal
Daha uzak
Konuşanın temel olarak aldığı bir şeyden daha uzak olan yer veya şey, mavera
Daha fazla, çok: "Güzel olduğu pek iddia edilmezdi ama, güzellikten de öte güçlü bir çekiciliği vardı."- H. Taner
mavera
öte gün
Geçen gün, yakın günlerden birinde
öte yandan
Diğer taraftan, başka bir yönden, karşılık olarak
öte
المفضلات