örneklendirmek

listen to the pronunciation of örneklendirmek
التركية - الإنجليزية
to give an example of, to exemplify
to give an example of (something), illustrate
exemplify
örnek
specimen

These specimens are divided into several categories. - Bu örnekler birkaç kategoriye ayrılır.

This is a very rare specimen. - Bu çok nadir bir örnektir.

örnek
instance

However, there are instances in history where entire peoples were successfully exterminated. - Buna rağmen,tarihte tüm insanların başarılı bir şekilde yok edildiğine dair örnekler var.

An application of a qualifier precludes non-partaking instances from the compound meaning of a term. - Bir terimin birleşik anlamından dolayı, bir niteleyicinin kullanımı benzemeyen örnekleri engeller.

örnek
{i} example

Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website. - 354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.

He's a tiger when he's angry is an example of metaphor. - O kızdığı zaman bir kaplandır sözü metafora bir örnektir.

örnek
sample

Would you like a free sample? - Ücretsiz bir örnek ister misin?

He asked for samples of picture postcards. - O, resim kartpostalların örneklerini istedi.

örnek
pattern
örnek
{i} lead

We should lead by example. - Örnek olarak liderlik etmeliyiz.

örnek
type

The teacher can show an example on the blackboard to clarify the type of answer expected. - Öğretmen beklenen cevabın türünü netleştirmek için tahtada bir örnek gösterebilir.

örnek
representative

Tom has always favored representative government. - Tom her zaman örnek bir hükümete olumlu baktı.

örnek
reference
örnek
specimen, sample; model, type, pattern; copy; example; exemplary; typical
örnek
exemplary

Tom is doing an exemplary job. - Tom örnek bir iş yapıyor.

He is an exemplary person with an excellent reputation. - O, mükemmel şöhretiyle örnek alınacak bir kişidir.

örnek
duplication
örnek
test sample
örnek
(Matematik) dampness
örnek
exempli

I heard your idea on how to solve the problem, but I would have to ask you to exemplify what you mean. - Sorunun nasıl çözüleceği konusundaki fikrinizi duydum, ancak neyi kastettiğinizi örneklemenizi istemek zorunda kalacağım.

örnek
mockup
örnek
(Bilgisayar) instances of
örnek
sample case
örnek
ensample
örnek
archetypal
örnek
(Ticaret) representative sample
örnek
templet
örnek
test piece
örnek
test specimen
örnek
paradigm
örnek
exemplar

Tom is an exemplary husband. - Tom örnek bir kocadır.

He is an exemplary person with an excellent reputation. - O, mükemmel şöhretiyle örnek alınacak bir kişidir.

örnek
norm
örnek
parallel
örnek
quintessence
örnek
exemplification
örnek
e.g. (exempli gratia)
örnek
follow the example
örnek
to sample
örnek
version
örnek
like, equal, counterpart
örnek
example, illustration; precedent
örnek
object lesson
örnek
precedent
örnek
model, exemplary
örnek
sample , example
örnek
guide
örnek
sampling

In this semester, students study and apply statistical sampling techniques. - Bu dönem, öğrenciler istatistiksel örnekleme tekniklerini okuyacaklar ve uygulayacaklar.

Here is a sampling of today's program. - İşte bugünün programı hakkında bir örnek.

örnek
type specimen
örnek
trial
örnek
(ideal) model, example, exemplar
örnek
specimen, sample
örnek
model

He has become a role model for his younger stepbrother. - Genç üvey erkek kardeşi için örnek insan oldu.

Mary has always been a model student. - Meryem her zaman örnek bir öğrenci oldu.

örnek
illustration
örnek
copy
örnek
{i} piece
örnek
{i} master
örnek
essay
örneklendirme
exemplification
التركية - التركية
Örneklerle göstermek, örneklerle açıklamak
örnek
En iyi biçimde olan: "Bir dâhinin, olağanüstü bir adamın, örnek bir hoca olmamasını doğal karşılamalı."- H. Taner
örnek
Göstermelik: "Vali, burada yapılmış olan peynirlerden bir örnek görmek istedi."- M. Ş. Esendal
örnek
Bir şeyin benzeri, tıpkısı, misil
Örnek
emsal
Örnek
numune
örnek
Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model: "Cemal Paşa ecnebi mütehassısların yardımı ile örnek çiftlikler de yapmıştır."- F. R. Atay
örnek
Bir bütünün niteliğini anlatmak için bütünden ayrılarak verilen küçük parça, göstermelik, numune
örnek
Benzeri yapılacak olan; benzetilmek istenen şey, model
örnek
Bir düşünceyi, kuralı, gözlemi veya savı desteklemek ve açıklamak amacıyla ileri sürülen söz, yapılan davranış, misal
örnek
Bir şeyin benzeri ya da tıpkısı
örnek
Durum ve niteliği benimsenmeye değer kimse veya şey: "Örnek aransa, öyle sanıyorum ki, bizimkinden âlâsı bulunmaz."- H. Taner
örnek
En iyi biçimde olan
örnek
Durum ve niteliği benimsenmeye değer kimse veya şey
örnek
mustara
örnek
nümudar
örnek
nümune
örnek
mostra
örnek
(Osmanlı Dönemi) enmûzec
örneklendirme
Örneklendirmek işi veya durumu
örneklendirmek
المفضلات