önyargılar

listen to the pronunciation of önyargılar
التركية - الإنجليزية
preconceptions
prejudices

We should not be influenced in our decisions by our prejudices. - Kararlarımızda önyargılarımızdan etkilenmemeliyiz.

The prejudices against Québec exist due to its linguistic intransigence. - Dilsel uyuşmazlık nedeniyle Quebec'e karşı önyargılar vardır.

önyargı
prejudice

I don't have a prejudice against foreign workers. - Yabancı işçilere karşı bir önyargım yok.

The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth. - Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.

önyargı
bias

We think our boy is brilliant. Of course, we might be biased. - Oğlumuzun çok parlak olduğunu düşünüyoruz. Elbette ki önyargıyla böyle düşünüyor olabiliriz.

She has a strong bias against abstract painting. - Onun soyut resme karşı güçlü bir önyargısı var.

önyargı
prejudgment
önyargı
preconception
önyargı
{i} prejudgement
önyargı
preconceived opinion
önyargı
prejudice, preconception, bias peşin hüküm
önyargı
prejudgement [Brit.]
önyargı
forejudgment
önyargı
jaundice
önyargı
forejudgement
önyargı
prepossession
önyargı
partipris
التركية - التركية

تعريف önyargılar في التركية التركية القاموس.

önyargı
peşin hüküm, peşin yargı
önyargılar
المفضلات